Çamur ve haşlak
Bilhassa ilkbaharda insanların başına gelir. Güzel havanın tadını çıkarmak için yürüyüş yapmak istersin tam eve varacağın sırada, birazda hanımın korkusundan; ayaklarına ve pantolon paçalarına bakarsın… Oda ne? Güzelimden bir çamur; el yordamıyla silmeye kalkarsın, önce ellerinin sonra kollarının; çamur içinde kalır. Gizlice banyoya girersin, aynaya bakarsın ve yanaklarında çamur olduğunu görürsün Yapacak tek şey kalmıştır; üzerindeki tüm elbiseleri çıkarıp, kirliler sepetine atmak ve bir banyo yapmaktır. Birde: Çocukluğu, Erzurum sokaklarında geçenler çok iyi bilirler; bazı sokaklarda, Erzurum ifadesiyle” haşlak” çocuklar vardı. Bu, “haşlak” çocuk, sana veya sen ona bir çattın mı; kendini öyle kolay kolay kurtaramazsın. Dövsen olmaz, hakaret etsen hiç olmaz, kovsan gitmez, yere yatırsan, birde bakmışsın ayakkabını ısırmış, yüzünü tırmalamış. Yanı ne yaparsan yap; yakanı kurtaramazsın. Saklanmak için öyle kaçarsın ki; en az bir hafta sonra korka korka sokağa çıkarsın. O, seni dövse; dövmenin ve hakaret etmenin bir türlü sonu gelmez. Yani dövsen de kurtulamazsın, dövülsende… Bu nedenle hayatta iki şeyden uzak duracaksın; çamurun pisinden, insanın “haşlak” olanından. Bu ikisi, sene bulaştı mı; yandığın gündür. Allah; çamurdan pisinden ve insanın haşlak olanından korusun.
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.