Erzurum Güncel- İşte o yazı... Haber kanalları, son dakika gelişmesi diye Başkentin göbeğinde onlarca ölü haberini veriyor. Yanımda biri, “geberin lan” diye tepki vererek, “ölende aynı öldürende aynı” diyor. Bir diğer izleyici, sessizliğini muhafaza ediyor; ama biliyorum ki içinde ne fırtınalar kopuyor. Bense; Eyvah! diyorum içimden, ne kadar da kin birikmiş içimizde diye. Bir yanda da merakla bekliyorum yetkili zevat ne diyecek diye. Seçim öncesi ya; acaba kim vurgun yapacak, kim ne çıkaracak, içine düştüğümüz bu pislikten. Sonra bi bakıyoruz, ardı ardına açıklamalar geliyor. Beklediğimiz ağızlar, beklediğimiz söylemler. Hiç bir dilin kemiği yok, hiç birinin ülkenin düştüğü durumdan haberi yok. Nasıl olsun ki. “Herkes kendi Memmedıne ağlir” diye yerel bir söylemimiz var ya; cuk diye oturuyor. Hele biri var ki; o ne masumluk, o ne itidal, o ne barış ve özgürlük çığırtkanlığı. Aman Allah’ım! Kulaklarıma inanmayayım diyorum. Ama gözlerim, vücudunu ve mimiklerini okuyor. Söylediği ile surat ifadesi aynı şeyi söylüyor. Adam dersini iyi çalışıyor abi. Seçimden önce Turkcell’in Selocanı gibi şirin ve sevimli, seçim bitti mi dağ taş demiyor; kandilde, orada burada terör adına o kadar verimli. Hele de ki; bu kadar özgürlük çığırtkanlığı yapıyorsun ya, Kandilden habersiz bir beyanat verecek kadar özgür müsün Selo? Bir de o beyanatlar arasında “Katil devlettir” demiyor mu? Neyse; devamını yazıp ta, o anki ruh halimi yaşamak istemiyorum Gelelim bir diğer yetkin ağıza. Malum klasik söylem. “Terörün kökünü kazıyacağız.” Vallahi eğer kazımazsanız, o bela bu milletin kökünü kazıyacak bilesiniz. Ama işiniz zor, hem de çok zor. Niye mi? Düne kadar o terör belası dağda taştaydı, bu gün artık ocağımızda, kucağımızda. Düne kadar bu vahşetin adı terördü, bu gün artık sempatik bir hareket oldu. Düne kadar bu eylemleri yapanlara terörist derlerdi; bu gün halkların özgürlüğü için savaşan gerilla diyorlar. Hem de milletin gözüne parmaklarını sokarcasına bunları söylüyorlar. Daha adını koyarken dahi kabullendiremediğiniz şeyin kökünü kazımak kolaydıysa, otuz yıldır neyi bekliyorsun ey devletim? Dağda taşta terörist arıyorsun da, kameralar önünde sana katil diyeni, cani diyeni nasıl görmüyorsun ey devletim? “Devlet hep on sekiz yaşındadır” derlerdi büyüklerimiz. Evet öyleydi; ama son zamanlarda artık o gözle bakamaz olduk. Laf çok, icraat yok. Ha bir de; milliyetçisinden dincisine, solcusundan sağcısına, cumhuriyetçisinden cemaatçisine kadar bütün liderlerimizin öyle kökleşmiş geleneksel bir taziye söylemleri var ki, sorma gitsin. “Milletimizin başı sağolsun” Bir bakın lütfen; yukarına saydığım topluluklardan hangisinin başı sağ değil. Sağ olmayan varsa; o da, dün olduğu gibi, önceki gün olduğu gibi, daha evvelsi gün olduğu gibi, teröre kurban gidenlerdir. Yani milletin ta kendisidir.