1. HABERLER

  2. GENEL

  3. Kurtulmuş'tan flaş açıklama
Kurtulmuş'tan flaş açıklama

Kurtulmuş'tan flaş açıklama

Numan Kurtulmuş: "Burada oluşacak olan her türlü denge değişikliği, birinci derecede Türkiye’yi etkiliyor.

A+A-

Erzurum Güncel- CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan ile Afganistan ziyaretine katılan Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Burada oluşacak olan her türlü denge değişikliği, birinci derecede Türkiye’yi etkiliyor. Türkiye, uluslararası sistemin insafına terk etmeden kendi güvenliğini sağlamak durumundadır, bununla ilgili her türlü adımı kararlı şekilde atmak durumundadır. Bizim güvenli bölge dediğimiz çalışma da buna matuf" dedi. Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Afganistan’ın zor bir coğrafyada bulunduğunu ancak, TİKA’nın faaliyetleri açısından özellikle Taliban ardından yurt dışında en yoğun faaliyetlerin olduğu bir yerde bulunduğunu söyledi. Kurtulmuş, şöyle konuştu: "2004’ten 2014’e kadar 970 kusür proje yapılmış. Bu projeler eğitim ağırlıklı projeler var, sağlık alanında yapılmış projeler var. Sağlık alanında yapılan çalışmalardan 4 tanesini fiilen TİKA işletiyor, yıllık masraflarına da katkı yaparak. Yaklaşık 4 milyor Dolar bu 4 sağlık kuruluşunun çalışmaları yapılıyor. Ayrıca kültürel işbirliği çalışmaları, burada insan yetiştirme faaliyetleri, her alanda proje destekleri, eğitim alanında sağlık alanında diğer alanlarda özellikle tarım alanında hem proje destekleri hem insanların yetiştirilmesiyle ilgili çalışmalar yapılıyor. Bugün nasip olursa açılışını yapacaktık, ama biraz zor görünüyor, yol ve alt yapı çalışmaları var. Bunlardan 2 tanesi de çok önemli projeler. Bunlar en kısa zamanda gerçekleşecek. Bunlardan bir tanesi Sultan Veled’in Berh’deki türbesinin tamir edilmesi. Kültür merkezi, burada türbelere karşı bazı çevrelerin alerjisi olduğu için bunu bir kültür merkezi şeklinde inşa edilecek. Şu anda proje evresinde. Bahçesine de Hazreti Mevlana’nın türbesini hatırlatan bir şadırvan yapılacak. Berh şehrinin dışında, meskul mahalde değil. Selçukluların son başkenti. Dr. Rıfkı Kamil Urga Hastanesi projesi de var. Bu hastanenin yapılması için 1927 yılında Mustafa Kemal Atatürk zamanında karar alınmış, 1931 Nadir Şah zamanında burası kabulleri yapmış, 1933’de proje tamamlanmış. Tamir edilecek, Sağlık Bakanlığı yönetim binası olarak kullanılacak. Arkasına da 2 tane yeni bina inşa ediliyor, onlar da hastane olarak kullanılacak. Bu da prestijli, uluslararası itibarlı bir proje.Atatürk zamanında buraya doktorlar gelmiş." Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Türkiye’nin bu kadar çok proje yapmasının bir iftihar vesilesi olduğunu anlatırken, bunların büyük maddi değil ancak büyük manevi değer taşıdığını anlattı. Kurtuşmuş, "Buradaki projeler de öyle 2004 şartlarında dünyada kimsenin giremediği dönemde Türkiye buradaki halkın en temel ihtiyacı olan alanlarda büyük zorlukları da göz önünde bulundurularak, buradaki insanlarımızın saldırıya uğramasını da göze alarak çalıştılar, Afgan halkı büyük destekte, yardımda bulundu. Yapılanların Afgan halkı tarafından bilindiğini ve takdir edildiğini biliyoruz" dedi. "BALIK BİLMEZSE HALİK BİLİR’ DİYORUZ" Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Türkiye’nin Afganistan’a 1 milyar dolara yakın maliyeti olan 970’e yakın sağlık, eğitim projeleri hazırladığını ’İyilik yap denize at. Balık bilmezse halik bilir’ görüşü ile yaklaştığını, bu projeler için görevlendirilen personelin maaş ve hizmetlerin değerini hesaba katmadıklarını anlattı. Kurtulmuş BM ölçüsü ile 10 yılda 1 milyar dolara yakın Türkiye’nin katkısı bulunduğu TİKA’nın çalışmalarının güçlenmesi Türkiye’nin uluslararası alanda artan itibarı ve gücüyle ilgili olduğunu söyledi. Kurtulmuş, şöyle devam etti: "Dünyada herkes Afrika üzerine konuşuyor, oradaki hastalıklardan bahsediliyor, en son eboladan bahsediliyor. Kuraklıktan, susuzluktan bahsediliyor. Nijer’de bizim TİKA ve STK’lar vasıtasıyla bizim orada harıl harıl kuyular açtığını görüyorsunuz. Bu anlamda Türkiye hem kendi ufku açıldığı için hem kendi gücü arttığı için hem dünyanın dört bir yanına yayılma, oradaki eski eserleri tamir etme, onarma imkanımız geliştiği için bunları yapıyor. Dünyanın birçok yerinde yardıma muhtaç birçok insan ortaya çıkıyor, bu anlamda yardımların, TİKA’nın faaliyetlerinin artmasının temel sebebi bu." Kurtulmuş, "Kobani’de IŞİD’in geri çekilmeye başladığı şeklinde bilgiler geliyor, bu gelen sığınmacı sayısını düşürdü mü?" sorusuna şu yanıtı verdi: "Şu anda Kobani’de bildiğimiz kadarıyla fazla sivil kalmadı, belki birkaç bin kişiyle ifade edilecek sivil bir nüfus kaldı. Kobani’de hem şehirde hem de etrafındaki kırsal kesimdeki insanların büyük bir kısmı kısa sürede Türkiye’ye geldi. Bizim söylediğimiz çok sayıda sığınmacı gelebilir öngörüsü, Allah muhafaza, savaşın başka bölgelere yayılması ya da Halep gibi önemli şehirlerde ciddi güç dengeleri değişimi sonucu ortaya çok büyük sayıda yüzbinlerce hatta milyonla ifade edilebilecek yeni bir göç dalgası gelebilir. Savaşın yoğun olduğu kuzey bölgelerinin sınırı biziz. Yoksa Kobani’den zaten gelecek olanlar geldi, daha fazla Kobani’den göç gelmesi zaten mümkün değil." "İSTEDİĞİMİZ AN GÜVENLİ BÖLGEYİ OLUŞTURABİLİRİZ" Numan Kurtulmuş, "Güvenlikli bölge oluşursa, buraya Suriye’den gelen milyonlarca kişinin yerleştirilmesi söz konusu mu? Siz en son tampon bolge demiştiniz, biz tampon bölgeden vazgeçildiğini düşünüyorduk?" sorusuna ise, şu yanıtı verdi: "Çok kafa karışıklığı var. 3 tane kavram var uluslarası hukukla ilgili. Bunlardan birisi uçuşa yasak bölge, bir diğeri tampon bölge. Tampon bölge askeri amaçla da olabiir, sivil amaçla da olabiir. Bunlar bizim sınırlarımızın dışında olacak olan şeyler. Bunların olması için ya BM kararı olması lazım ya koalisyon ülkelerinin bu konuda bir karar alması, yaklaşımda bulunması lazım. Bu doğrudan doğruya Türkiye’nin yapacağı birşey değil. Bir de güvenli bölge var. Biz kendi sınırlarımız içinde güvenli bölge oluşturabiliriz. Bununla ilgili zaten çalışmalar yapılıyor. İstediğimiz an güvenli bölgeyi oluşturabiliriz. Hem askeri anlamda sınır güvenliğimizi kuvvetlendirmek hem de dışarıda önlenemeyen, tampon bölge denilen yerde önlenemeyen çok yoğun göçmen kitleleri gelirse onları alabilecek güvenli bölge. Bu üçü birbirinden farklı şeyler. Tampon bölge ile güvenli bölge kavramları farklı." Kurtulmuş, "Güvenli bölgeyi kendi sınırlarımız içinde oluşturabiliriz diye bir taslak var mı?" sorusuna detaylı bir çalışma yapıldığını, güvenlikli bölgenin bir önlem olarak düşünüldüğünü vurgularken, "Diyelim ki koalisyon ülkeleri için savaş uzakta bir savaş, Pratik olarak kendi ülkelerini ilgilendirmeyen, bütün dünyadaki siyasal dengeleri bozan bir savaş Suriye’de cereyan ediyor. Zaten dünya sistemi bırakın Suriye’deki sorunu çözmeyi Ukrayna’daki sorunu bile çözme kabiliyetini kaybetmiş bir dünya sistemi var. Diğer ülkeler için de koalisyon ülkeleri için de bu fevkalade önemli bir durum, hassas bir durum. Türkiye için herkesten çok daha hassas, çünkü bizim 900 kusür kilometre sınırımız var, orada yaşayan insanlarla akrabalıklarımız var. Bizim sınırımızda bulunan insanlarla aşağı yukarı aynı milletin, toprakların çocukları. Yangın hemen bizim komşumuzda çıkmış olan bir yangın. Her türlü denge değişikliği, birinci derecede Türkiye’yi etkiliyor. Türkiye, uluslararası sistemin insafına terk etmeden kendi güvenliğini sağlamak durumundadır, bununla ilgili her türlü adımı kararlı şekilde atmak durumundadır. Bizim güvenli bölge dediğimiz çalışma da buna matuf. Kolay değil 3 günde 200 bin mülteciyi, 4 sene içinde 1,5 milyon mülteciyi kabul ettik. Bu dünyada hiçbir ülkenin kabul etmesi mümkün olmayan bir miktardır. Kimse böyle bir özveride bulunmaz. Ne ABD, ne Rusya, ne İngiltere bulunur. Bizden çok daha zengin ülkelerin hiçbirisi böyle bir özveride bulunmaz. " Kurtulmuş, "Sayın Başbakan, 6 - 7 bölgede ama Türkiye sınırları dışında güvenli bölgelerin oluşturulmasından bahsetmişti" sözleri hatırlatılınca, "O uluslararası sistemin ya BM ya da koalisyon ülkelerinin kararıyla alınacak tedbirdir. Sınırlarımızın dışında, tampon bölge olarak söylenen yer. Bu tampon bölge askeri tampon bölge şeklinde de bu anlamda güvenlikli bir bölge şeklinde de olabilir. İnsanların, göçmenlerin güvenliğinin sağlandığı yer olabilir. Böyle bir çalışma devam ediyor. TSK böyle bir çalışmayı yapıyor. Bu illa uygulanacak diye söylemiyorum, Türkiye sınırları içinde de gerekirse güvenli bölge çalışması yapılabilir" dedi. "Güvenli bölgeden kastımız çok büyük bir mülteci kampı mıdır?" sorusuna Kurtulmuş, "Hayır, bunu bir askeri bölge olarak düşünün. Cumhurbaşkanlığı köşkünün bahçesi askeri güvenli bölgedir, oradaki hareketlerin, giriş-çıkışıların kontrol altına alındığı yerdir. Buranın büyük yerleşim yeri olmaması, çok sayıda insanın yaşadığı yerleri kapsamaması şeklinde düşünülüyor.Mevcut kamplarımızda bir sorunumuz yok" diye yanıt verdi. "Bedelli askerlik bu süreçle rafa kalkmış görünüyor, sonrasında mı belki gündeme gelebilir" sorusuna ise Kurtulmuş, "Hem toplumdaki talepler hem de ortadaki şartlar belirler. Toplumda böyle bir talebin olduğunu dile getirdim, böyle bir talep var, ama o talebin karşılanması için şartlar… Kobani olaylarından sonra şartlar değişmiş görünüyor." diye yanıtladı. ''gazetevatan''

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.