1. HABERLER

  2. KÜLTÜR/SANAT//MAĞAZİN

  3. Sibel Can'dan nefret ediyorum
Sibel Can'dan nefret ediyorum

Sibel Can'dan nefret ediyorum

Sesi Çok Güzel yarışmasında Mutlu'yu veliahtı olarak gösteren Sibel Can'a Mutlu'nun ve ailesinin sitemi büyük... Daha sonra konuşmak istediğini belirten Mutlu'nun ağızından çıkan ikinci cümle "Sibel Can'dan nefret ediyorum. Yalan konuşuyor" oldu.

A+A-

Erzurum Güncel- Mutlu Kaya GATA’da ilk kez VATAN’dan Melis Güvenç'e konuştu. Uğradığı silahlı saldırı sonucu başından yaralanan Mutlu Kaya, 38 gün komada kaldıktan sonra hayata dört elle sarıldı ve yaşam savaşını kazandı. Hayatına ve hayallerine kaldığı yerden devam etmek için GATA’daki tedavisine azimle cevap veren Mutlu’nun sağlığı her geçen gün daha iyiye gidiyor.

Diyarbakır'ın Ergani ilçesinde yaşayan 19 yaşındaki Mutlu Kaya'yı Sesi çok Güzel şarkı yarışmasında, Sibel Can'ın İstanbul'a getirdiği yarışmacısı olarak tanıdık. Ancak kısa bir süre sonra Türkiye yarışmanın yayınlandığı ilk günden itibaren sesi ve güzelliğiyle dikkat çeken Kaya'dan gelen kötü haberle sarsıldı. 18 Mayıs gecesi ablasının evinde silahlı saldırıya uğrayan ve başından yaralanan Kaya uzun süre yoğun bakımda kaldıktan sonra hayata dört elle sarıldı ve yaşam savaşını kazandı.

38 günde 22 kilo verdi

Annesi Hanım Kaya’nın anlatımına göre; Mutlu 38 gün boyunca Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim Araştırma Hastanesi'nde yoğun bakımda kaldı. 1.78 boyundaki genç kız 22 kilo vererek 72'den 50 kiloya düştü. Doktorlar ailesine fişini çekeceklerini söyledi. Ama o vazgeçmedi, azimle hayata tutundu. Başında kalan kurşuna rağmen bir mucizeyi gerçekleştirdi ve gözlerini tekrar açtı...

Mutlu, azimli ve güçlü

Mutlu'yu ilk hastane bahçesinde hava alırken gördüm. Yanına gittim. Mutlu yedi haftalık fizik tedavi sonucunda yeni yeni adım atmaya başlamış. Bacakları henüz bedenenini taşıyacak kadar güçlenmemiş ama doktorları denge sorununu hallettiği anda desteksiz yürüyebileceğini söylüyor. Tedavi sürecini anlatan ablası Dilek, "Yoğun bakımdan çıktıktan sonra tamamen felçliydi. çenesini bile kıpırdatamıyordu. Ama bir hafta önce yemek yemeye başladı. Şimdi kısık sesle de olsa derdini anlatabiliyor, konuşmaya başladı. Doktorlar üç yıllık bir tedaviden bahsediyor. Sabır ve süreç lazım” diyor.

Bebek gibi bakılıyor

Ablası GATA’daki tedavinin onlar için bir şans olduğunu da vurguluyor, “GATA’ya gelmek bizim en büyük şansımız. Doktorlar, hemşireler Mutlu'ya bebek gibi bakıyorlar. O kadar iyi insanlar ki Mutlu onlar sayesinde iyileşme gösteriyor. Hepsini çok seviyor. Allah hepsinden razı olsun. Kardeşim çok güçlü ve azimli biri. Ona kalsa gece gündüz hep çalışıp egzersiz yapacağız. Zaten hep ‘çok çalışmam lazım’ diyor. Doktorun verdiği yemek listesine göre besleniyor. Daha yeni yeni katı besinler yemeye başladı. Aylardır sıvıyla besleniyordu. Bu şekilde iyileşmesine çok seviniyorum. 22 kilo verdi. 72 kilodan 50 kiloya düştü. Ama bir haftadan beri yediği mamalarla toparlamaya başladı" diyerek tedavi sürecini anlatıyor.

Ceviz bile alamıyorlar

Anne Hanım Kaya da doktorunun tavsiyesiyle yoğurt içine ezilmiş ceviz Mutlu'ya en iyi gelen besinlerden biri olduğunu, ancak ailenin maddi durumunun ceviz almaya bile yetmediğini çaresizlik içinde söylüyor. “Yardım beklemekten başka bir şey yapamıyoruz” diyor. Valiliğin açtığı yardım hesabını sorduğumda ise anne Kaya, "İnsanlar çok duyarsız kaldı. Açın hesaba bir bakın ne kadar toplanmış diye. Bu tedavi için kimi 500 binin, kimi 1 milyonun, kimi de 1,5 milyonun vardır diyor. Ama benim cebimde 1,5 liram bile yok" diyerek durumunu anlatıyor.

Kulun kula faydası yok

Emekli baba Mehmet Kaya'nın maaşının kredi borçlarına gitmesi üzerine hiçbir yerden gelir elde edemeyen aileye yardım elini ise devlet uzattı. Hanım Kaya "Allah devletten razı olsun. Demek ki devlet olmasa kulun kula faydası yok. Yedi haftadan beri buradayız. Artık devletten de bir şey bekleyemiyoruz. Bizi buralara almaları bile yeter" diyor.

Yaşananların nedeni çaresizlik

Mutlu'nun yarışmaya fakirlik ve çaresizlik yüzünden katıldığını anlatan Hanım Kaya, "ünlü olmak isteseydi ona zaten birçok reklam teklifi, gelinlik katalog çekimi gelmişti. Ama o, ‘Şarkı söylemeyi seviyorum. Paramı şarkı söyleyerek kazanacağım’ dedi. Ben de onu yarışmayı kazansın, aldığı parayla okulunu bitirsin diye İstanbul'a götürdüm. Bizi fakirlik ve çaresizlik böyle yaptı. Bu halde olmasaydık Mutlu İstanbul kızı mıydı? Onu İstanbul'a göndermek değil, balkona çıkarmaya kıyamazdım" diye sitem ediyor.

‘Sibel Can'dan nefret ediyorum'

Sesi çok Güzel yarışmasında Mutlu'yu veliahtı olarak gösteren Sibel Can'a ise Mutlu'nun ve ailesinin sitemi büyük... Daha sonra konuşmak istediğini belirten Mutlu'nun ağızından çıkan ikinci cümle "Sibel Can'dan nefret ediyorum. Yalan konuşuyor" oldu. Detaylarını aileye sorduğumda ise anne Kaya, "Sibel Can yardım ediyorum diye kendini ortaya koydu, daha çok yardım edeceklerin önünü kapattı. Nasıl olsa Sibel Can arkalarında diyenler yardımdan vazgeçti. Sibel Can sadece Diyarbakır'daki hastaneyi iki kere menajerine arattı, bir defa da gazetecilerle yanımıza geldi. Kimse bize yardım etmek zorunda değil. Ama Sibel Can'ın yaptığı çok ağrımıza gitti. Ne hassasiyeti, ne de bir yardımı oldu" dedi.

Doktorları üzerine titriyor

Yoğun bakım sürecinin çok zorlu geçtiğini anlatan Hanım Kaya "Kızım GATA'ya geldikten sonra dahada yaşama sevinciyle doldu. GATA'nın bütün doktorları hemşireleri üzerine titriyor, ona bebek gibi bakıyorlar. Nasıl mutlu oluyor anlatamam" diye konuştu. GATA’nın doktorlarının diğer hastalara ilgisini görünce Hanım Kaya'ya hak verdim.

Burada herkes ışık saçıyor

GATA'ya ilk defa gittiğim için daha önce nasıl bir yer olduğunu bilmiyordum. Askeri disiplin altında yönetilen bir yer olduğundan çalışanların ve doktorların katı mizaçlı kişiler olacağını sanırken, tam tersine tanık oldum. Hijyene bu kadar önem verilen ve herkesin etrafına pozitif enerji saçtığı başka bir hastane ne gördüm, ne de biliyorum.

Cumhurbaşkanı ve Başbakan tüm tedavi sürecine destek oldu

Mutlu yoğun bakımdan çıktıktan sonra tedavisi için Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Davutoğlu destek oldu. GATA'daki Türk Silahlı Kuvvetleri Rehabilitasyon ve Bakım Merkezi'ne götürülerek tedavi altına alındı. Hastanede yedinci haftasını dolduran Mutlu'nun durumu ise gün geçtikçe iyiye gidiyor. Hastaneye geldiğinde tüm vücudu felçli olan ve çenesini dahi oynatmakta zorlanan Mutlu konuşmaya, kendini ifade etmeye ve adım atmaya başladı... Tedavi sürecinin üç yıllık olacağını söyleyen doktorları bile azmiyle şaşırtan genç kız, dört ayda ayağa kalkmak için sürekli egzersiz yaparak çalışıyor. Mutlu "Dört ay sonra iyileşip ayağa kalkıp, hastaneden çıkacağım” diyor...

Tatlıses kızımı çocuğu gibi sahiplendi

İbrahim Tatlıses'in yardımlarından bahseden anne Kaya, "Eğer İbrahim Tatlıses olmasaydı ben ikinci hafta buradan geri dönerdim. Mutlu'yu öyle sevdi, öyle destek verdi ki her gün fizik tedaviye el ele girdiler. çocuğu gibi sahiplendi kızımı.”

Her gün 7 saat terapi görüyor

Mutlu'nun her gün bir ziyaretçisi oluyor. Ama Mutlu ve ailesi için gün saat 07:00'de başlıyor. Kahvaltı sonrası Mutlu tedavi seanslarına ilk nörolojik salonda el güçlendirme egzersizleriyle başlıyor. Daha sonra kollara akım vererek kasların güçlerindirildiği terapiye giriyor. Saat 12:00’de öğle yemeği yedikten sonra kalan terapilere 13:30'da tekrar el, kol vücut egzersizleriye devam ediyor. Fizik tedavi bitince bahçede hava alıyor. 18:00'de akşam yemeğinden sonra sevdiği dizileri izleyerek günü bitiriyor. Aynı rutin ertesi günde devam ediyor.

İyileşince okula devam edecek

Konservatuarda müzik bölümünde okumak isteyen ancak sınavı kazansa bile maddi yetersizlikler yüzünden başka şehre gidemeyeceğini düşünen Mutlu Kaya, ailesinden uzak kalmamak için Dicle üniversitesi Beden Eğitimi Bölümü'nü seçti. Sekiz kardeş olan Mutlu’yu hayatın güçlükleri okulda da bırakmadı. Birinci sınıfa geldiğinde borçları yüzünden iyice sıkışan ailesine okulunu bırakıp, bir ilkokulun kantininde çaycılık ve temizlik yaparak destek olmaya başladı. Bu sırada Sesi çok Güzel yarışmasına katıldı. Tek hedefi yarışmayı kazanmak olan Mutlu, kazanacağı ödülle hem okuluna devam etmeyi, hem de erkek kardeşini okutmayı planlıyordu. Ancak Mutlu yaşanan olaydan sonra hayattan vazgeçmediği gibi hayallerinden de vazgeçmedi. Hastanede ziyaretine gelen Dicle üniversitesi Rektörü Mutlu'ya ikinci sınıfa geçtiğinin müjdesini verdi ve onu ayağa kalktığında okula beklediğini söyledi.

Zanlıya ‘kravat indirimi’ istemiyoruz

Mutlu'yu yaralayan kişi Veysi Ercan hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle dava açıldı. İddianamede şüpheli Ercan hakkında, "Tasarlayarak kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet isteniyor. Veysi Ercan'ın, Mutlu'nun sevgilisi olarak bilinmesine tepki gösteren aile, duruma açıklık getirmek istedi ve "O kişi savunmasını sevgilisiyim diye vermiş. Bu suçu işleyen kişi başka nasıl savunacak kendini. Zaten olaydan önce savcılığa bir sürü şikayet dilekçesi verdim. Ama yine de önüne geçemedim. Ne kendisini tanırım ne de ailesini... Asla tanışıp görüşmek istemem. Mutlu o kişinin sevgilisi olarak yazılmasına çok üzüldü. Sevgili değillerdi. çocuk kızıma teklifte bulundu, Mutlu kabul etmedi. Ama peşini bırakmadı" sözleriyle zanlının sevgilisi olduğu iddialarının yalan olduğunu belirtti. Konuyla ilgili Mutlu'ya hiçbir şey soramadıklarından da bahseden anne "Belki olayın kendisine sorulmasını bekliyor, anlatmak istiyor ama bizi öldürseniz o kişiyi Mutlu'ya soramayız. 8 Eylül'de mahkememiz var. Alman ve İtalyan medyası bile bu davayı takip ediyor. Mutlu hayata bebek gibi yeniden başlamaya çalışırken, ölümden dönmüşken, kravat indirimi istemiyoruz.

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.