Bu yıl, Erzurum Turizm Başkenti ya, işte bu kapsamda birbirinden renkli ve çekici etkinlikler düzenleniyor.
Yurtiçinden ve dışından binlerce insan Erzurum’a geldi, yılsonuna kadar da gelmeye devam edecek.
Bir şehir turizmin başkenti olur da, orada gastronomiden söz edilmez mi?
Kabul edelim k Erzurum, öyle çok da zengin bir mutfağa sahip değil.
Buna rağmen başta cağ kebabı ve kadayıf dolması olmak üzere, dünya çapında bilinen yemeklerimiz mevcut.
Çok sayıda tescilli yemeğimiz, tatlımız ve ürünümüz var, ama bu bizi şampiyon yapmaya yetmiyor.
İklim ve coğrafi şartlardan ötürü Erzurum mutfağı, ağırlıklı olarak et ve hamur üzerine inşa edilmiştir.
Bu da son derece doğal bir sonuçtur.
Sebze mahrumu bir şehiriz ne yazık ki…
Dün büyükşehir belediyesinin davetlisi olarak Palandöken’deki Kafe 25’deydik.
Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen oradaydı, hem de kurmay heyetiyle birlikte…
Sivil toplum temsilcileri, akademisyenler, turizmciler, otel yöneticileri oradaydı.
Konu gastronomiydi.
Lakin soru cevap kısmına geçilince konu başka boyutlara taşındı.
Misal; hızlı tren ve tramvay…
Bendenizin bir sorusu üzerine Başkan Sekmen, tam bir sürpriz yaptı ve bomba haberi verdi:
“Hızlı tren ve tramvay için hem merkezi hükümet hem de büyükşehir belediyesi hız kesmeden çalışıyor. Yirmi kilometre uzunluğunda olacak tramvay için seneye yapım çalışması başlayacak. Hızlı tren için de birden çok projenin inşasına başlandı bile… Hatta hızlı trenin şehir içerisinden tamamen bir tünelden geçmesi planlanıyor.”
Bence bu müthiş bir haberdir.
Özellikle hızlı tren Erzurum’a çok ciddi katkılar verecektir.
Sanayiden tutunuz da turizme kadar ulaşım, olmazsa olmaz bir argümandır.
Erzurum, metropollere uzak bir şehir.
Bu da, can yakıcı sorunları ve maliyetleri dayatıyor.
Tecrübeyle sabittir: Erzurum’a havayolu ile ulaşmak pahalı…
İlla ki bir alternatif gerekiyor.
İşte o alternatif de hızlı trendir.
Hızlı tren yalnızca Erzurum’a gelmekle kalmayacak. Buradan Kars ve Tiflis’e kadar uzanan bir hat olacak…
Tarihi İpekyolu, bu kez raylarla yeni baştan işler hale gelecek.
Günümüz insanının hele de iş insanlarının “zaman” diye bir açlıkları var.
Eğer siz bu açlığı giderecek bir çözüm üretemezseniz, dünyanın en güzel yemeklerini yapmanız yahut da dünyanın en iyi kayak pistlerine sahip olmanız büyük bir mana ifade etmez.
Tartışmasız gerçek: Hızlı ulaşım…
Şairin, “Uzakta bir köy var, gitmesek de gelmesek de, o köy bizim köyümüzdür” dizeleri, bugünün dünyasında geçer akçe değildir.
Londra ile Newyork arasının nasıl bir saate düşürülebileceği tartışılıyor, hatta bu uğurda çok ciddi adımlar bile atılıyor.
Havayolu hızdır, tamam da; maliyeti yüksek…
Hızlı tren, yadsınamayacak bir seçenektir.
İstanbul’dan Erzurum’a gelen bir tren, diyelim ki iki günde değil de; on saatte varsa, bu seyahat etmek isteyenler için son derece cazip olmaz mı?
Şehir içinde hizmet verecek olan tramvay ise, mükemmel bir hizmet olur…
Düşünün ki, Hilalkent’ten Şehir Hastanesi giden bir tramvay ne büyük bir konfordur.
İn-bin yok, vasıta değiştirmek yok…
Doğrusu, bu denli büyük bir müjdeyi Mehmet Sekmen niye müstakil açıklamadı, anlamış değilim.