Çakala hesap soracak aslan yok mu?

Mehmet ŞENER

Maliye ne kadar ilgilenir yahut ilgilenmez bilemem…

Evin kirası 37 bin… Yedisi banka üzerinden, 30’u elden!

Şairin dediği gibi “… Kurt yapmaz bu taksimi kuzulara şah olsa.”

Çakala hesap soracak aslan yok mu?

Biliyoruz…

Bu ülkede, devlete karşı sorumluluğunu bihakkın yerine getiren milyonlarca insanımız var.

Buna karşın da…

Başta vergi kaçırmak olmak üzere, bulduğu her fırsatta devlete, kazık atmak için şeytanın bile aklına gelmeyen yollara başvuranlar var.

Sahtekarlık, onların “milli sporu” olmuş!

Sanırım geçen seneydi… Uzun zamandır tanıdığım ve dürüstlüğüne kefil olduğum bir dostum anlatmıştı, demişti ki:

“Maliye’den bir memur ofisime geldi. Hoş beş faslından sonra o memur, Sizin oturduğunuzdan başka bir eviniz daha var, ama kira geliri beyanında bulunmamışsınız.”

Arkadaşım cevap veriyor:

“Memur Bey doğru diyorsunuz. İki evim var, birinde ben oturuyorum, diğerinde de oğlum. Oğlumdan kira almadığım için bir kira gelirim söz konusu değil.”

Maliye memuru bu beyan doğrultusunda tutanak tutup gidiyor.

Bir yanıyla baktığımızda şöyle bir manazara çıkıyor karşımıza:

Devlet öyle titiz öyle titiz çalışıyor ki, kimse vergi kaçırmasın diye, bir evin kira gelirinin bile peşine düşüyor.

Ala…

Öbür yanıyla da şu sorulabilir:

“Ülke genelinde kimi holdingler, şirketler ve şahıslar trilyonlarca vergi kaçırmasına rağmen niye onların üstlerine gidilmiyor?”

Şimdi gelelim bu yazıya konu olan asıl meseleye…

Ülke genelinde olduğu gibi Erzurum’da da elbette ki, kimi insanların onlarca, yüzlerce dairesi ve dükkanı var.

Bu insanların bir kısmı namuslu ve ahlaklı vatandaş olduğu için tüm gelirini kuruşu kuruşuna beyan edip, buna göre de vergisini ödüyor.

Ve fakat heyhat ki…

Birileri de kiracılarıyla tam olarak şöyle bir anlaşma yapıyor:

“Bu evin aylık kirası 37 bin liradır. Sen bu bedelin yalnızca 7 bin lirasını banka üzerinden yatıracaksın, kalan 30 bin lirayı da elden ödeyeceksin.”

Kimseyi, niye böyle bir dayatmaya razı oldun diye kınamıyorum. Diyorum ki, ben öyle bir anlaşmaya asla rıza göstermem.

Geçenlerde bir dost meclisinde duydum.

Erzurum’da bir şahsın, kiraya verdiği otuzun üzerinde evi yirmi civarında da dükkanı varmış.

Helalından kazanmışsa bereketli olsun deriz.

Lakin kazın ayağı hiç de öyle değil.

Kiracılarından aldığı kira bedelinin yalnızca yüzde onunu resmi kayıtlarda gösteriyor, diğerini elden alıyor.

Böylelikle her yıl devlete yüklü miktarda kazık atıyor, vergi kaçırıyor.

Bu kitapsız, ahlaksız ve insafsız adam (söz gelimi) bu ülkenin aşını yiyor, suyunu içiyor, güvenliğini bu ay-yıldızlı bayrağın altında buluyor.

Buna rağmen devlete vergi ödememek için türlü hilebazlık yapıyor.

Tamam… Bu tipler var olmasına var da…

Pekii devletin bunları bulması ortaya çıkarması çok mu zor?

Değil elbette ki…

İstenirse on dakika içinde bu sahtekarlar anında enselenir.

Şu halde niye enselenmiyorlar?

Onu bilemem…

Eski maliyeci olan bir arkadaşım vaktiyle şöyle bir tespit yapmıştı:

“Devlet, yalnızca üç büyük şehirdeki kayıtdışı ekonominin yalnızca yüzde ellisini kayıtaltına almış olsa, otuz vilayetten vergi almasına gerek kalmaz.”

Kiracısından ayda 37 bin lira kira alıyor, ama yalnızca 7 bin lirasını kayıtlarda gösteriyor!

Yani, dükkanları bir yana yalnızca kiradaki evlerinden ayda bir milyon 110 bin lira geliri var.

Devlete beyan ettiği miktar ise: 210 bin lira!

Vergide adalet böyle mi tesis olunacak?

O dost sohbetinde, bu kapsamda bir gerçeği daha öğrendim.

Meğerse o şahıs, hiçbir kiracısıyla iki yılı aşan bir sözleşme yapmıyormuş.

Mevcut kiracısını tahliye edip, yerine daha yüksek kira ödeyen yeni kiracı buluyor.

Dağmahallesi’nde gariban bir büfecinin ümüğüne basan bu devletin, hani bir eli kadifeden öbür eli de demirdendi?

Birinin kiraya verdiği daire sayısı otuz ve dükkan sayısı da yirmiyi geçerse dokunulmazlık mı kazanıyor?