Erzurum Güncel- Ayrıca Suriye başta olmak üzere bazı bölgesel ve uluslararası meseleler hakkında görüş alışverişinde bulunulacağı bildirildi.
Dünyanın gözü Suriye'nin İdlib kentinde yaşanan gelişmelere çevrilmişken, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin ile Tahran'daki görüşmesinden 1 hafta sonra Soçi'de tekrar bir araya gelecek. Yarın yapılacak olan görüşmede, Suriye başta olmak üzere uluslararası meseleler ele alınacak. İdlib'de yaşayan 4 milyon kişinin kaderi belki de bu zirvede belirlenecek.
Cumhurbaşkanlığı'ndan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'nın, 17 Eylül'de Rusya Federasyonu'nun Soçi şehrine günübirlik yapacağı çalışma ziyaretine ilişkin yazılı açıklama yapıldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 17 Eylül'de Rusya Federasyonu'nun Soçi şehrine günübirlik bir çalışma ziyareti gerçekleştirecek.
Erdoğan, ziyareti kapsamında Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ikili bir görüşme yapacak. Program çerçevesinde iki ülkenin ilgili bakan ve yetkililerinin katılımıyla bir heyetlerarası görüşmenin yapılması da öngörülüyor.
Temaslar sırasında Türkiye-Rusya ikili ilişkilerinin siyaset, ekonomi ve enerji gündeminde yer alan konular ele alınacak, ayrıca Suriye başta olmak üzere bazı bölgesel ve uluslararası meseleler hakkında görüş alışverişinde bulunulacak.
GÜNDEM İDLİB
Görüşmede İdlib’deki gelişmeler konuşulacak. Erdoğan, çatışmasız çözüm seçeneklerini Putin’le paylaşarak, İdlib’e yönelik olası harekâtın engellenmesini isteyecek.
Erdoğan-Putin görüşmesinin ana gündemini Suriye’deki gelişmelerle İdlib’deki son durum oluşturacak. İdlib’deki operasyonların ardından olası bir göç dalgasından endişe eden Türkiye, ateşkes çağrısında bulunmuştu.
Öte yandan Erdoğan, bugün Azerbaycan’da Bakü’nün kurtuluşunun 100. yılı nedeniyle düzenlenecek törenlere katılacak.
İBRAHİM KALIN: SONUÇLARI AĞIR OLUR
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, “İdlib, hassasiyetini korumaya devam ediyor. Bu konuda zaten bir mutabakat söz konusu. Özellikle İdlib’e yapılacak bir saldırının sonuçlarının çok ağır olacağı, hem insani krizlere yol açacağı hem yeni bir göç dalgasına sebep olacağı hem de devam etmekte olan siyasi süreçleri dinamitleyeceğine dair genel bir mutabakat var. Herkesin ortak kanaati çözümün askeri değil siyasi olması gerektiği” dedi.