Erzurum, senin makus talihin ne zaman değişecek?

Mehmet ŞENER

Bir iki güzel örnek hariç niye bu şehirde çok ortaklı şirketler kurulamıyor?

Şehrin ticari hafızası mı buna engel yoksa uzun yıllardır Erçimsan üzerinden devam eden tartışmalar mı?

Başta çok ortaklı kurulup günün sonunda aile şirketine dönen işletmeler yüzünden, Erzurum’da artık genç iş insanları da ticaretten soğudu…

Tamamen baba ve oğullarının inhisarında olan Erçimsan, bu şehrin bir ihtimal de olsa sanayileşme ümitlerini nasıl tüketti?

Canımızı acıtsa da bu soruyu sormak zorundayız: “Erzurum düştüğü bu yerden tekrar kalkabilir mi?”

Şair, bir şiirinde, “… biz öldükçe çoğalırız” demiş. Biz Erzurum ise, şirket kurdukça yoksullaşıyoruz, batıyoruz. Ne hazin değil mi?

Erzurum, senin makus talihin ne zaman değişecek?

Büyük olsun hepimizin olsun anlayışı yerine, bu şehrin ticari kodlarında küçük olsun yalnızca benim olsun şifreleri gizlidir.

İşte bu şifreler yüzündendir ki, Erzurum’da çok ortaklı ticaret son derece mevzi seviyededir.

Şu son bir kaç yıl içerisinde (özellikle MÜSİAD eski başkanı Fuat Demir’in Oltu özelinde kurduğu ortaklığı saymazsak) neredeyse ortak iş yapma kültürü Erzurum’dan fersah fersah uzakta…

Küçük sermayeleri bir araya getirip büyük işletmeler kuruluyor.

Ülkemizde başta Konya ve Kayseri olmak üzere, bunun çok parlak örnekleri mevcut.

Pekii bu ticaret biçimi Erzurum’da niye dikiş tutmadı?

Geçmişte ve günümüzde yaşanan nice kötü, başarısız ve art niyetli örnekler var da ondan…

Yani Erzurum halkı küçük sermayelerin bir araya gelmesiyle ciddi işletmelerin kurulacağını bilmiyor değil…

Dün de biliyordu, bugün de biliyor.

Ve fakat şehrin hafızası, herkesi temkinli olmaya, azami dikkate mecbur kılıyor.

Kaç kişi bilir bilmem, lakin Türkiye genelinde “holding” kavramı çok az bilinirken Erzurum, holding kurup gurbetçi sermayesi ile sanayi hamlesine kalkışmış bir şehirdir.

Maalesef o teşebbüs akim kaldı; günün sonunda sanayi bacaları yükselmediği gibi insanların alın teri birikimleri de kuş olup uçtu!

Neyse…

Geçmiş defterleri açmanın ne bugüne ne de günümüz iş insanlarına bir faydası yok…

Değil mi ki…

Köprülerin altından çok sular aktı.

Nasıl ki mezar taşlarıyla iftihar etmek, yaşayanlar için beyhude bir avuntu ise…

Geçmişte yapılan yanlışlara ağıt yakmak da çare değil.

Gelin bugüne bakalım…

Niye bu şehirde çok ortaklı iş birlikleri yapılamıyor?

Yüz puanlık bir uzmanlık sorusu değil bu…

Cevap hemen yanı başımızda:

ERÇİMSAN!!!

Hani şu bir türlü genel kurul toplantısını yapamayan ve üçüncü kez ertelemeye giden Erçimsan…

Çok ortaklı bir şirket… Büyükşehir Belediye’nin de, eski Özel İdare’den dolayı payı olan Erçimsan…

Kapalı bir kutu…

Kim ne satıyor, kim ne alıyor, şirketin ne kadar borcu ne kadar alacağı var, çok ortaklı bir şirket nasıl oldu da tamamen bir aile şirketine dönüştü?

Bu sorulara cevap verilemediği için yönetim, ha bire genel kurul toplantılarını erteleyip duruyor!

Oysa Erçimsan kurulduğunda insanlar alyanslarını bozdurup hisse almışlardı; sırf çimento fabrikası başkalarına gitmesin diye…

Erçimsan’ın baş mimarı merhum Demirel, büyümesinde en çok payı olan da dönemin başbakanı Çiller’dir.

Elbette ki kimse, o çorbada tuzu olan hemşerimiz o dönemin devlet bakanı merhum Ekrem Ceyhun’u ve o dönemin Erzurum valisi Mehmet Ağar’ı unutmuş değil.

Çok ortaklı kurulan Erçimsan yıllar içerisinde, ustaca manevralarla tam bir aile şirketine dönüşünce, milletin de midesi bulandı, ticaret hevesi kaçtı, morali bozuldu.

Ortada böyle çok kötü bir model olduğu sürece, bu şehirde ne yazık ki yeni çok ortaklı ticari faaliyetlerin vücut bulması neredeyse imkansız…

Aslında Erçimsan, ilgili devlet kurumlarının denetiminde olan bir şirket…

Buna rağmen hissedarları nezdinde kapalı bir kutu!

Niye böyle neden şeffaf değil?

Yönetim hangi gidişattan endişe duyuyor ki, mütemadiyen genel kurulun ertelenmesi cihetine gidiyor?

Baba-oğlun kaptan köşküne kuruldukları Erçimsan, neyin hesabını vermekte zorlanmaktadır ki, yasal bir toplantıyı tehir edip duruyor?

Konya’da, Erçimsan’dan çok sonra kooperatif mantığıyla kurulan Torku, öyle başarılı işlere imza attı ki, bugün ülkenin en büyük üretici şirketlerinden biri oldu.

Erçimsan ise, bunca fabrikasına rağmen tartışmaların, itham ve iddiaların tam merkezinde…

Nerede hangi yanlışlar yapıldı?

Çok olsun herkesin olsun yerine, sadece benim olsun ihtirası mı galip geldi ki, Erçimsan bugün bu girdabın içerisinde debelenip duruyor?

Yazık oldu; hem de çok yazık…

Halbuki Erzurum, Erçimsan üzerinden bir sanayi ve üretim merkezi olabilir, Erçimsan da dünya devleriyle yarışır hale gelebilirdi.

Amatörlerin elinde bakkal dükkanı anlayışı ile yönetilen Erçimsan, üzülerek ifade edeyim ki duvara toslamış durumda…

Bankalara akla ziyan bir borç, ketum bir yönetim…

İşin bu noktaya gelmesinde, tut ki haram, hile ve kötü niyet aramasak da, her işlem dört dörtlük yapıldı da diyemeyiz.

Zira netice ortada…

Dedelerinin, babalarının başından geçen bu serüveni bilen hangi genç iş insanı, Erzurum’da yeniden çok ortaklı iş yapmaya kalkar yahut da ortaklı bir işe sermaye aktarır?

Sonra dönüp kendi kendimize soruyoruz:

Bu şehirden neden beyin ve sermaye göçü oluyor?

Niye bu şehrin birikimli insanları katar katar gidiyor?

Altmışlı yılların sonunda holding kuran ama batmasına mani olmayan Erzurum, 2023 yılında başka bir holdingin tartışmalı hikayesi ile çalkalanıyor.

Tarih tekerrür eder, dedikleri bu olsa gerek…