SSK vardı, BağKur vardı ve bir de Emekli Sandığı vardı.
Neyse ki devlet doğru zamanda ve doğru bir kararla bu kurumları tek çatı altında topladı. Adına da şunu dedi:
SGK…
Yani Sosyal Güvenlik Kurumu…
Nizamettin Durmuş’u o yıllarda tanımıştım.
Emekli Sandığı, gazetenin bir üst katındaydı. Komşuyduk yani…
Nizamettin Durmuş, müdür ya da müdür yardımcısı değildi, ama besbelliydi ki gelecek yıllarda o makamlarda olacaktı.
Nitekim oldu da…
Bugün Erzurum SGK Bölge Müdürü…
Yakıştı mı pekii? Hem de nasıl yakışıyor…
Hani deriz ya, “Adam gibi adam.”
Sizi temin ederim ki, kıymetli dostum Nizamettin Durmuş tam da öyle biri…
Devletin ve milletin bir pulu için ömrünü heder eder…
Sorunları çözüm odaklıdır; lakin kimseye tolerans geçmez, iltimas nedir bilmez…
Sağolsunlar, şadolsunlar…
Şeref verdiler, beraberinde yardımcısı Kadir Ercan’la ziyaretime geldiler.
Hayli zamandır yüz yüze görüşememiştik; çok iyi geldi bana…
Kadir Ercan’la daha önce tanışmıyorduk. İlkkez bu sayede tanış olduk…
Nasıl ki perşembenin gelişi çarşambadan belliyse, anladım ki Nizamettin Bey, kendisinden sonra ki müdür namzetini şimdiden talim ediyor.
Pırıl pırıl bir Erzurumlu…
Nizamettin Durmuş belki daha lise talebesiyken amcası rahmetli Said Durmuş, çalıştığım Milletin Sesi gazetesinin epey değerli bir yazarıydı. Emekli milli eğitim müdürüydü ayrıca…
Pazaryolu’nun tanınmış ailelerindendirler…
Nizamettin Durmuş, Erzurum’da değil de Ankara’da olsaydı muhtemelen bambaşka mevkilerde olurdu.
Kendisini iyi yetiştirmiş donanımlı bir teknokrat…
Bu şehirde, ondan birkaç müdür daha olsa Erzurum şaha kalkar…
Zalimliğin ve zulmün karşısında…
Adaletin ve merhametin yanında…
Dadaşlık dediğin tam olarak bu değil mi zaten?
Ezmeyeceksin, ezilmeyeceksin…
SSK, BağKur ve Emekli Sandığı bir çatı altında toplandı ya…
İşte o güne atfen bir de hafta ilan edildi.
Nizamettin Durmuş, o haftayı bile beklemeden üretenlerin ve emekçilerin hep yanında duruyor.
Amentü bellemiş:
İşveren yoksa işçi de yoktur.