Erzurum’a, yeni adalet sarayı ve yargı eğitim merkezi kurulacak…
Erzurum nasıl ki sağlıkta bölge merkezi ise, yargıda da aynı durum söz konusu…
Erzurum’da yerel mahkemelerin dışında, bölge yargı kuruluşları var:
Bölge Adliye Mahkemeleri (İstinaf)…
Bölge İdare Mahkemeleri (İdari yargı)
İş mahkemeleri, ticaret mahkemeleri, aile mahkemeleri, icra mahkemeleri, çocuk mahkemeleri, ceza-hukuk mahkemeleri, ağır ceza mahkemeleri ve ihtisas mahkemeleri…
Onlarca savcılık, iki de başsavcılık var.
Bugün başta merkezi adliye binası olmak üzere, yargı çok geniş bir alana dağılmış durumda…
Cumhuriyet Caddesi’ndeki valilik eski binası idari yargıda…
Dadaşkent’te ise, istinafın yanı sıra yine adli ve iş mahkemeleri bulunuyor.
İcra daireleri hastaneler, uzlaşma mahkemesi de Paşalar Caddesi’nde…
Yargı, üçayaktan oluşur:
Savcılık, mahkeme ve avukatlık…
Çok değil, bundan otuz yıl önce mahkemelerin, savcılıkların tamamı bugün ki Yakutiye Belediyesi binasında görev yapardı.
…
Erzurum’da bu kadar çok yargı makamı olunca doğal olarak da yüzlerce avukattan oluşan bir savunma makamı kurumsallaştı.
Baro…
Erzurum’daki yargı yapısına dair bu özet bilgilendirmeden sonra, gelelim başlıktaki konuya…
Hani meşhur bir tespit var:
Hastaneler artıkça hastalıklar, adliye sarayları artıkça da suçlular arttı.
Nasıl ki “geciken adalet, adalet değilse”
İlkel şartlarda ve namüsait binalarda kurulan yargı da sıhhatli olmaz.
Tecrübeyle sabittir:
Müessesler ihtiyaca binaen kurulur.
İşte o ihtiyaç Erzurum’da hasıl olmalı ki…
Yeni bir adalet sarayı ve yargı eğitim merkezinin kurulması için adım atıldı.
Erzurum Cumhuriyet Başsavcısı Adem Aydemir’in de olağanüstü çabasıyla, bu mesele Ankara’da gündeme alındı.
Çok daha büyük bir adalet sarayı…
Ve Adalet Bakanlığı Doğu Anadolu Eğitim merkezi…
İkisi de çok önemli ama ikincisi biraz daha dikkat çekiyor.
Bölge eğitim merkezi şu demek:
Hakim ve savcı adaylarının mesleki eğitim görecekleri bir akademi…
Panellerin, konferansların ve uluslararası yargı toplantılarının yapılacağı bir merkez…
Hiç mi hiç hayal değil:
Palandöken, dünya genelinde “Yargı Davos’u” olabilir…
Palandöken’in, o küçük kasabadan fazlası var, eksiği yok.
Bütün mesele, önce inanmak sonra da o uğurda yola çıkmaktır…
Adalet ve hukukun üstünlüğü, insan için en az hava ve su kadar elzemdir.
Timur diyor ya, “ Toprakları savaşla elde edebilirsiniz, ama ancak adaletle yönetebilirsiniz.”
Vaktinde gelen adalet ve elbette ki, olmazsa olmaz olan adil yargı…
Bu sürecin, en esaslı takipçileri ve destekleyicileri de Erzurum milletvekilleri…
Ah keşke bir de şu lojman anlayışına son verebilsek…
Eskiden bu şehirde, aynı sokakta bir subayla bir seyyar satıcı yan yana otururdu.
Dostluklar kurulur, komşuluklar güçlenir ve yöreler arası kültür transferi yapılırdı.
Lojmanlar toplumu kamplara böldü, insanlar arasında uçurumlar oluşturdu.
Avas ve avam hortladı yeniden…
Aynı şehirde yaşayıp, birbirinden haberdar olmayan insan kümeleri var…
Mahalleleri ayrı, parkları ayrı, pastaneleri lokantaları ayrı…
Ellerinde olsa aslında avamla aynı havayı bile solumayacaklar da neyse ki şimdilik ona bir çözüm bulamadılar.
İmtiyazlı sınıflar, toplumda bir ur gibi bünyeyi kemirip duruyor.
Bir şehirde üç beş yıl görev yapıp tayin olan bir memurun, o şehre dair neredeyse bir hatırası yok.
Kim bilir belki de bu sebeptendir ki, “Beş Şehir’ artık yeniden yazılamıyor.
Neyse…
Burada keselim.
Adliye özelinde yapılacak yahut da yapılması muhtemel bu iki yatırımı destekliyorum…