1. YAZARLAR

  2. Mehmet ŞENER

  3. Erzurum'un sinesine saplanmış "üç kazık"
Mehmet ŞENER

Mehmet ŞENER

Yazarın Tüm Yazıları >

Erzurum'un sinesine saplanmış "üç kazık"

A+A-

Galiba geçen yıl da yazmıştık, ancak o zaman Aziziye Parkı’nın, belediye tarafından yeniden yapılacağı gündemde yoktu. O yazıda demiştik ki, parkta bulunan ve halk arasında “üç kazık” diye bilinen beton sütunların ne sanatsal bir değeri var, ne de tarihi eser özelliği… Yetmişli yıllarda dönemin Valisi Necmettin Karaduman zamanında inşa edilen o üç beton direk, güya Aziziye, Mecidiye ve Kiremitlik tabyalarını, dolayısıyla Osmanlı-Rus savaşını anlatıyormuş. Nasıl bir mantık kurmuşlar, doğrusu anlamak hiç de kolay değil. Evet; dünyanın her yerinde tarihi olaylara atıfta bulunan, heykeller ve anıtlar vardır. Fakat hiçbir yerde bizdeki bu üç beton sütun kadar anlamsız bir anıt görmedim. O dönem, askerler istemiş, parasını halk vermiş valilik de yapmış. Son derece çirkin üç beton direk! Heykeli fazla seven bir millet değiliz. Bu sebepledir ki, ülkemizde hayranlıkla bakacağınız fazla heykel yoktur. Hatta her vilayet ve neredeyse her ilçede bulunan Atatürk heykellerinin büyük bir kısmı bile sanat açısından çok zayıftır ve belli bir hikayesi yoktur. Oysa Batı’daki heykeller birer baş yapıt olmalarının yanı sıra, içinde bir de hikaye barındırır. Büyükşehir Belediyesi, Erzurum’a yeni meydan ve parklar kazandırma amacıyla, Havuzbaşı’nda, Narmanlı Camii önünde ve bir de yıllardır bakımsızlıktan bitap düşmüş olan Aziziye Parkı’nda, meydan yapıyor. Bu meydanlardan ilki olan Narmanlı Camii, ya da Tebrizkapı Meydanı bitti bitecek, Havuzbaşı’nda inşaat son sürat devam ediyor. Aziziye Parkı ise, ağır aksak da olsa yapılıyor. Başkan Küçükler veya Anıtlar Kurulu ne düşünür bilemem ama teklifim şudur: Hazır, Aziziye Parkı’na güzel bir meydan ve bahçe yapılıyor, bu vesileyle şu üç beton sütunu da söküp kaldırın. Yerine yine Gazi Ahmet Muhtar Paşa’nın Aziziye Tabyası’nda Rus ordusuna karşı verdiği kahramanlık mücadelesini anlatan anıt kalsın. Fakat şu haliyle değil. Çünkü o anıt da ziyadesiyle basit ve sanat fukarası… Düşünün ki nasıl bir anıt yapmışsalar, neredeyse ayda bir Paşa’nın kılıcını çalıp götürüyorlar. Basın artık bunu ti’ye almaya başladı, “Paşa’ya kılıç dayandırılamıyor!” diye. Gazi Ahmet Muhtar Paşa, Osmanlı’nın son dönem yetiştirdiği en başarılı komutanlarından biridir. Sonuçta mağlup olmuş olsa da, Şark Cephesi’nde Ruslara karşı büyük direnç göstermiş ve Erzurum’u müdafaa etmiş bir kahramandır. O’nun ve silah arkadaşlarının şanına yaraşır daha güzel bir anıt yapılmalıdır. Eskiden tabyalar ordunun uhdesinde olduğu için bırakın turisti şehir halkı bile bir çoğunu bilmezdi, göremezdi. Ancak şimdi durum değişti, tabyalar artık sivilin kontrolünde ve ziyarete açık… Her ne kadar bakımsızlıktan ve sahipsizlikten ötürü birkaç yıla kalmaz yıkılıp giderlerse de, tabyalar orada… Dolayısıyla şehrin girişinde tabyaları temsilen ayrıca bir simgeye ihtiyaç yoktur. Ciddi meselelerin dışında her şeye müdahale eden Anıtlar Kurulu, eğer bu “üç kazık” için, “Hayır onlar dünya insanlık mirası arasında olan ve büyük tarihsel ve sanatsal değeri bulunan sütunlardır, değil söktürmek, yanına bile yaklaşmanıza izin vermeyiz” şeklinde saçmalamazsa, Büyükşehir Belediyesi, bu ucubeleri kaldırıp atmalı, yerine hakikaten önünde durup hayranlıkla bakacağımız bir anıt yaptırmalıdır… Ahmet Küçükler için bu önemli fırsat… Haydi Sayın Başkan, yap bunu… Şehrin girişinde öyle güzel bir alana hem klas bir park yaptır, hem de sanatsal açıdan değer ifade edecek bir anıt… Cesaret gösterip Havuzbaşı’nda Halk Eğitim’i ve yanındaki ucube binayı sökmekle bunu ispatlamıştın. Şimdi aynı cesareti burada da göster ve Erzurum’u o çirkin görüntüden kurtar. Tarihe geçmen için ayağına kadar gelen bu fırsatı kaçırma…

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.