1. YAZARLAR

  2. Mehmet ŞENER

  3. Şehirlerimiz analarımız gibidir
Mehmet ŞENER

Mehmet ŞENER

Yazarın Tüm Yazıları >

Şehirlerimiz analarımız gibidir

A+A-

Geçen gün değerli dostum çok ve değerli halk aşığı Fuat Çerkezoğlu ziyaretimize gelmişti. En son bir yıl önce yine bir Ramazan günü görüşmüştük. Çerkezoğlu, bir kaç yıldan beri Ankara'da gurbet hayatı yaşıyor; evlad-ü iyali burada kendi orada... Çünkü Kültür Bakanlığı'nda çok düşük maaşla bir iş bulmuş ve o düşük maaşın bile hatırına sıla hasretine katlanıyor. Fuat Çerkezoğlu hakiki manada bir halk aşığıdır, sanatkardır ve en önemlisi de adam gibi bir adamdır. Edebi yanı çok güçlü olduğu için hicivleri de güçlüdür, tespitleri de... Vefa üzerine konuştuk ve büyük ozanın bunca yıldır uğradığı vefasızlığa hayıflanıp durduk. Belki de bu yüzdendir ki, yıllar önce kaleme aldığım şu yazı düştü yadıma, ben de istedim ki bir daha hatırlayalım hep beraber... Merhum Reyhani aslında kendi "mazeret"ini anlatmak istemiş; ancak "yanlış anlaşılmalara" yol açmamak için önce Erzurum'un kültür ikliminin hal-i pürmelalini tasvir etmiş. Kısa ama her şeyi özetleyen bir anlatım: Nedense bu dağlar kalmıyor karsız, Ovasında binalar var imarsız. Nef'i sürgün oldu Emrah mezarsız, Bir gün Reyhani de iter bu dağda. Bir büyüğüm Erzurum için "Doğurduğu eniğini yiyen kediye benzer" demişti. Sert ve acımasızca... Öyle ama... Reyhani, İbrahim Hakkı'dan, Emrah'tan ve bir de kendinden söz etmiş; lakin biliyoruz ki bu şehir, kendi evlatlarını yeme hususunda hayli mahirdir! Hayvancılıkla yoğrulmuş bir coğrafyayız ya, doğal olarak darb-i mesellerimiz de hayvan üzerine gelişmiş. Şayet öyle olmasaydı, "ev danasından öküz olmaz" demek suretiyle, güya kıymet verdiğimiz bir kimseyi övmeye kalkar mıydık hiç? Can yakıcı da olsa hakikat bu... Erzurum, kendi değerine değer vermeyen bir şehir... Elin tavuğunu kaz etmekte üstümüze yoktur! Kendi insanımızı da yerin dibine sokmakta nasıl hünerliyizdir bilemezsiniz... Sitem eden yalnızca Reyhani mi? Ondan neredeyse yüz yıl önce yaşamış olan Sümmani de bu zelil duruma kahretmiş olacak ki şunları döktürmüş: Olaydı dünyada ikbalim yaver el etsem sevdiğim acep kim ever bilmem tecelli mi yoksa ki kader beni bir vefasız yare yazmışlar. Yazanlar leyla'nın Mecnun kitabın Sümmani'yi bir kenara yazmışlar. Süleyman Necati, 1. Meclis'te Erzurum mebusu olarak öyle büyük bir başarı gösterdi ki, bütün yurtta adından söz edilir olmuştu. Erzurum da bu kıymetli hemşerisiyle gurur duyuyor ve O'nu mebus seçtiği için kendine de övünme payı çıkarıyordu. Fakat gün geldi o Süleyman Necati Atatürk'le ters düştü. Daha bir kaç ay öncesine kadar, "maşeri vicdanın sesi" dedikleri adamı bir anda kimse tanımaz oldu. Yani tıpkı kendi eniğini yiyen kedi gibi, Erzurum da Süleyman Necati'yi "ham" etmişti! Niye? Niyesi belli canım işte... Konuşturmayın beni. Azeri şair saz çalmakta mahirdi, biz ise kendi evlatlarını yemekte... Ne diyordu o türküde? Çaldığı sazını getirip bene Görsün ki çalmakta neçe mahirem Elinde yay kimin incelsin gine Ziyler hep çekilin güyüldi odam..

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.