Sanal alemde sahte isim ve rumuzlarla ahkâm kesen o arkadaşlara bir soru sormak istiyorum: Benim "taraflı" olduğumu bu sebeple de, "Mehmet Sekmen önde gidiyor" dediğimi söylüyor, hemen ardından da Kamil Hoca’ya olan desteğinizi sıralıyorsunuz. Eyvallah... Fakat nasıl oluyor ki, ben Erzurum’a dair bir fotoğraf çekerken "taraflı" oluyorum da siz, güya şu çokbilmiş takımı, siz; bu söylediklerinizden ötürü "tarafsız" oluyorsunuz? Cevabınızı bekliyorum... Fakat sövmeden, hakaret etmeden ve de çirkince iftiralar atmadan... Erzurum’daki seçimin sonucunu ben tayin etmiyorum; ben, yazdığım bu ve benzer yazılarla Erzurum’daki seçim sonucuna dair bir öngörüde bulunmaya çalışıyorum. Bu sebeple diyorum ki, "Erzurum’da AK Parti önde" Siz de çok doğal olarak diyebilirsiniz ki, "hayır AK Parti değil, MHP önde" Olabilir... Lakin bu küfürler, hakaretler ve iftiralar neyin nesi oluyor Allah aşkınıza? Seviye bu kadar mı düştü, Erzurum’da siyaset belden aşağı mı yapılıyor? Bazılarınız benim gazeteciliğime, yazarlığıma ve Erzurumluluğuma dil uzatıp duruyor. Etmeyin, insaflı ve namuslu olun... Bu şehrin yakın tarihi kimin kaç okka çektiğine tanıktır. Benim yazdıklarımı beğenmeyebilirsiniz, hatta beni ciddiye de almayabilirsiniz. O halde... Evet, o halde; niye kendinizi yoruyorsunuz ki okumayın, takip etmeyin... Bakın ben sizi ciddiye aldığım için bu yazıyı yazıyorum, ama size hakaret etmem, etmiyorum da... Üstelik bazılarınızın son derece çirkin olan üslubuna rağmen... Hiç bir yazımda ne MHP’ye, ne de MHP adaylarına onları incitecek tek bir cümle yazmadım. Kaldı ki eleştirilerim olmuştur, olacaktır da... Ama hakaret ve iftira olmadı, olmaz da... Yazdığım şudur: Erzurum’da AK parti MHP’den ileride ve muhtemelen seçimde ipi göğüsleyecek partidir. Bu, bir yazarın kişisel görüşü ve tahmini... Seçimde sizin dediğiniz çıkarsa ben, benim dediğim çıkarsa siz yanılmış olursunuz. Hepsi bu kadar... Bu kan davası niye? Bazı “sövücülerim” kendilerini komik duruma düşürüyor, fakat farkında bile değiller. "Senden yazar olmaz, sen gazeteci bile değilsin" diyor, sonra da o yazıma dair neredeyse tefrika yayımlıyor. Yahu birader, bak sana ne diyeyim: Bendenizin bu ülkede okumadığı ve ne yazıp çizmiş diye merak etmediği birçok yazar var. Bir güne bir gün o insanlara sayıp sövmemişimdir. Çünkü okumam da takip etmem de... Adamlara niye hakaret edeyim ki? Madem ben yazar da değilim gazeteci de; iyi ya be muhterem, sen de beni okuyarak o nazik canını sıkma o zaman... Bak kardeşim, "Ben Erzurum’da Ak Parti önde" derken bu cümlenin altını onlarca kez doldurdum. Ama sen "MHP kazanacak" derken, tez’ini güçlü kılacak tek kelime söyleyemiyorsun. Sadece bana sayıp sövüyorsun o kadar... Dolayısıyla... Yazıyı şöyle bağlayalım... Adamın biri berber koltuğuna oturur ve berbere sorar, "benim saçım sakalım ak mı kara mı?" Berber gülümser ve o müşteriye şu cevabı verir: "Beyim acele etmeyiniz az sonra nasılsa önüne dökeceğim, siz de bizde göreceğiz ak mı kara mı?" Sabırlı olun biraz. 30 Mart’a, şunun şurasında ne kaldı ki... Ak mı yoksa paralel mi herkes görecek. Son bir söz: Kızacaksınız lakin söylemek zorundayım. Bendeniz bu meselede olup bitenleri siyaset penceresinden görmüyorum. Bendenizin gördüğü, bu devletin var olup olmama mücadelesidir. Keşke sizin kadar rahat olabilseydim.