Gazete Güncel- İşte yine çok konuşulacak o yazı...

Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen’in suç duyurusuyla dönemin Mali İşler Daire Başkanı Zeynep Saluk, ‘zimmet’ suçlamasıyla hakim karşısına çıktı.

Tutuksuz yargılandığı duruşmaya eşiyle birlikte gelmişti.

Gayet sakin bir şekilde savunmasına başladı.

Yaklaşık 10 yıl görev yaptığı Büyükşehir Belediyesi’ne zarar gelmemesi için çalıştığını anlatan Zeynep Saluk, savunmasının hemen başında 2018-2019 yıllarının belediye için zor dönemler olduğunu ve borçları ödeyebilmek için arazilerin satıldığına dikkat çekerek başladı.

Ardından gelen talimatlarla tek tek bankalardan çekilen paralardan söz etti ve “Belediye Başkanı sözlü olarak talimat verdi” dedi ve 10 yıl bolunca yaptığı ödemelerde Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen ile dönemin Genel Sekreteri Ali Rıza Kiremitçi’nin tutanaklarda imzasının bulunmadığının altını çizdi.

Yapılan ödemeleri anlattı:

“2018 yılının Şubat ayında 112 bin TL çekildi. Ali Rıza Kiremitçi, Ahmet Dal’a Erzurumspor FK’nın borcu ödensin diye teslim etti. Daha sonra yine Başkan Bey’in talimatıyla 100 bin ve 50 bin TL çekildi. Oğlunun düğün davetiyelerinin masrafı için. Bunlar tutanaklarda var. Sözlü talimatlardan sonra düzenlenen tutanaklar ancak resmiyette karşılığı yoktur. Benim harcama yetkim yok talimatla ödeme yaparım. Tutanakları Ali Rıza Kiremitçi hazırlardı hep böyle oldu. Örneğin TÜGVA’ya 411 bin, Ahmet Dal’a 163 bin -ki takım otelin önünde mahsur kalmıştı-, Avukat Cevat Öksüz’e 56 bin TL ödendi. Ayrıca Sayıştay denetimlerinden sonra ortaya çıkan zimmetler kişilere rücu edilmedi, hep belediye hesabından ödendi. Turkuaz Medya şirketine yayın ödemesi için Hasan Şahin’e(dönemin Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı) 250 bin TL verildi. Ayrıca Erzurum’daki yerel basına dağıtılmak için verilen paralarda vardı. Başkan Danışmanı Mehmet Göze’ye İstanbul’daki Kartal Eğitim Kültür Sanat İmar Vakfı’nın yaptırdığı cami inşaatı için para verildi. 2021 yılına geldiğimizde ‘bu şekilde olmaz’ dedim ve istifa dilekçemi verdim ancak Başkan Bey kabul etmedi. Yine Sayıştay denetiminden sonra 2023 yılında bırakmak istediğimi sözlü olarak söyledim. Daha sonra beni uygun gördüğü 3 Temmuz 2023’te görevden aldı. Bundan sonra psikolojik baskılar başladı. Ben devletin bir kuruşunu hesabıma geçirmedim. Beni ‘bu işleri tek başıma yaptığımı’ söyleyerek ihraç etmek istediler, İçişleri Bakanlığı ‘neden sadece benim olduğu’ sorguladı.

Savunma sırasında Ağır Ceza Reisi, o kritik soruyu sordu. Tüm bunların başınıza dert açacağını düşünmediniz mi?

“Tüm eylemler belediye başkanının talimatıyladır. Benim Sayıştay denetimlerinden bir tane zimmetim yoktur. Bakın ben evladıma Mehmet adını koydum, Başkan bizim için çok kıymetliydi ama bana böyle yaptı. Başkan Bey’in de Ali Rıza Kiremitçi’nin de sözlü talimatları vardır.”

Ağır Ceza Reisi, çok önemli ikinci soruyu sordu: MASAK raporunda dikkat çekici bir şerh var. Hesap hareketlerinizde buna ne diyeceksiniz?

“Bir araba almışız, bir araba satmışız. Tüm bunları Savcı Bey’e anlattım. Bizim 14 yıl sonra çocuğumuz oldu. O dönemde bir sürü altın taktılar.  Bu altınlarla yatırımlarımız oldu arabamızı değiştirdik. Eşimin memleketi Kırıkkale’de inşaat halinde bir ev aldık”dedi.

Ve tanıklar dinlendi…

Dönemin Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı Hasan Şahin, tutanaklardaki imzaların kendisine ait olmadığını söylerken yapılan ödemelerden haberi olmadığını belirtti. “Erzurum yerel basınına kendisi tarafından yapılan ödeme var mı?” sorusuna ise “hayır yok” karşılığını verdi.

En çarpıcı ifadelerle özetle durum bu ama…

Aması şu ki, duruşmada ortaya çıkan bir gerçeğe dikkat çekmek istiyorum.

Sanık avukatları da bu konuya parmak bastı ve ‘durum tespiti’ istedi.

Sayıştay denetimlerinden sonra ortaya çıkan zimmetlerin belediye bütçesinden ödenmesi skandalın ta kendisidir, âlâsıdır!

Düşünün; devlet denetim yapıyor ‘zimmet’ çıkıyor, ne o kişi ya da kişiler hakkında dava açılıyor ne de kamu zararı tahsil edilmiyor. Üstüne üstlük oluşan zarar, kamu bütçesinden karşılanıyor.

Bu ilk duruşmayla birlikte müzekkereler yazılacak ve bu durum tespit edilecek.

Şimdi… Lütfen dikkat!

Bu davanın daha ilk duruşması bile bir anlamda benim son 10 yıldır Büyükşehir ile yazdığım yazıların haklılığını ortaya koymuştur.

Sayıştay raporlarını esas alarak kaleme aldığım her yazı, aslında bugünlerin habercisiydi!

Geçen bu zaman zarfında sırf gazetecilik yaptığım için linç edilmem, ötekileştirilmem işte bu yüzdendir.

Bugün, o mahkeme salonundan çıkarken, 30 yıllık meslek hayatımın en gurur verici anını içimde yaşadım ki, vicdanım o kadar rahattı.

Çünkü bu süreçte yazdıklarım satırı satırına doğruydu.

Her bir ayrıntının mahkeme tutanaklarına geçmesi, devlet hafızasında yer alması gelecek adına ümit vericidir.

Gizlilik kararı alınmadığı sürece davayı takip etmekle birlikte, son 10 yılın Sayıştay raporlarını bir kez daha gündeme getireceğimi söyleyeyim.

Bu arada Büyükşehir Belediyesi’nin duruşma için ‘gizlilik kararı talebinde’ bulunduğunu söylemeliyim ki, dün akşam saatlerinde mahkemeye dilekçe verildiğini duydum ama sanıyorum reddedildiğinden bugün ben de oradaydım!