Gazete Güncel- Gazeteci Bircan Yıldırım’ın paylaşımları ve Ankara Cumhuriyet Savcılığı’nın hazırladığı iddianameyle olayın detaylarını az çok öğrendik ki, çete üyeleri, üniversitelerin ‘Öğrenci İşleri Daire Başkanları’ ile bazı personelin e-imzalarını kopyalamıştı.

Sahte kimlik ve belgelerle e-imza da üreten bu yapı, böylelikle üniversite sistemlerine sızdı.

Ve… Mezuniyet kayıtlarından not ortalamalarına, doçentlik başvurularından diploma bilgilerine kadar her ayrıntıyı manipüle etti.

Tabi ki, belli bir ücret karşılığında… Üniversitelerin kapısından geçmeyen yüzlerce kişi bir anda ‘sahte diploma’ sahibi oldu.

Bu üniversitelerden biri de Atatürk Üniversitesi’ydi. 20’ye yakın (resmi açıklama olmadığı için sosyal medya rakamı verdim) belki de daha fazla isim, Atatürk Üniversitesi’nden mezun olmuş gibi gösterildi.

İlk aklıma gelen soru şu oldu ki, 68 yıllık üniversitenin sistem alt yapısı bu kadar mı zayıftı?

Değilmiş!

Atatürk Üniversitesi Öğrenci İşleri Daire Başkanlığı, sisteme sızıldığını geçen Mart ayının başlarında fark etmiş.

Konuyla ilgili bilgilendirilen Rektör Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, derhal ‘işin uzmanlarını’ devreye almakla birlikte hemen Cumhuriyet Başsavcılığı’na da suç duyurusunda bulunmuş!

Öyle ki, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın büyük bir gizlilik içinde bu organize sahtecilik çetesiyle ilgili soruşturma yaptığı anlaşılınca, Rektör Hacımüftüoğlu, ilgili tüm personele “susun” talimatı vermiş.

Bravo, tebrikler.

Rektör Hacımüftüoğlu’nun ‘sır küpü’ olması soruşturmanın selameti açısından önemli olmakla birlikte Atatürk Üniversitesi’nin sistemdeki tüm dijital izleri savcılıkla paylaşması, sürece ivme kazandırmış.

Gözaltılar, diploma iptalleri, kayıtların silinmesi hepsi peşi sıra gelmiş… Ayrıca bu organize çetenin üniversiteden her hangi bir personelle bağı, bağlantısı da tespit edilmemiş!

Kendimi haber atlamış gibi hissediyorum ama anlayacağınız ‘sahte diploma’ olayı yeni değil, aylar sonra biz yeni duyduk!