1. HABERLER

  2. ERZURUM

  3. Mesele bu kadar basit mi?
Mesele bu kadar basit mi?

Mesele bu kadar basit mi?

Yazar Mehmet Şener, yine çok kunuşalacak bir yazıya imza attı ve Erzurum'un gerçeklerini gözler önüne serdi...

A+A-

Erzurum Güncel- İşte o çok konuşulacak yazı... Cami avlusuna tüküren adam ne kadar şerefsiz birisi olursa olsun, birilerine göre değilmi ki "biz"den, o halde, camiye de tükürür minbere de! Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof.Dr. Hasbi Soylu haklı olarak sitem etmiş. Demiş ki, "Belediye bize sahip çıkmadı, bu kadar savundukları halde Ak Parti burada olmadı." Konu başkanlık sistemi... O gün Hoca, birileri gelseydi, özellikle de AK Partililer, onlara "Başkanlık" sistemini ilmi olarak anlatacaktı, ama kimse gelmedi. Yani Tayyip Bey'e inandıklarını söyledikleri halde Tayyip Bey'in savunduğu ilkeleri dinlemediler! Niye? Çünkü o gün o salondan kimseye rant çıkmazdı! Günaydın değerli hocam, günaydın! İşte bizim yıllardan beri anlatmaya çalıştığımız ama bir türlü anlatamadığımız şey, tam da senin "sitem" ettiğin duyarsızlık, vurdumduymazlık, aymazlık, kayıtsızlık ve en kötüsü de hacı yatmazlıktır. Artık kundaktaki çocuk bile biliyor: Erzurum, Rus'tan bile çekmedi, kendi içindeki eyyamcılardan çektiği kadar... Değerli Hocam, o sizin boş salona anlattığınız konu var ya, işte o konu, bu eyyamcıların zerre kadar umurunda olmadığı gibi onlar, sadece Tayyip Bey'in üstünden daha fazla nasıl rant, makam, paye, çıkar ve şöhret elde edebilirizin derdindeler! Hele siz o gün dini istismar edecek bir konu seçseydiniz ve bir tane de dini istismar konusunda usta olan bir şarlatan getirseydiniz, bir de o şarlatanın afişlerini şehrin dört bir tarafına astırsaydınız; görecektiniz ki bütün salon dolup taşacaktı! Ama muhterem hocam siz, ucunda rant ve istismar olmayan bir meseleyi ilmi çerçevede anlattınız... İyi de be iki gözüm hocam, hâlâ anlamadınız mı ki bu ülkede, hiç bir ilim ve hiç bir araştırma, istismardan ve riyakârlıktan daha kıymetli değildir! Vaktiyle genelevin yerinin değiştirilmesi meselesinde herkesten farklı bir şeyler söyleyen belediye başkanına, "... Çok meraklıysan karını o geneleve sermaye olarak gönder" diyen bir pislik ve iğrenç adam, bu şehre Hz. Peygamber'i anlatsın diye davet edildi ve binlerce kişi, ağzından lağım akan o pisliği dinlemek için salonları doldurdu. İki gözüm Hocam, sen boş anfilere hitap etmek istemiyorsan eğer, ilmi filan boş ver; din meselesine gir ve tâ emekli oluncaya kadar bitmez tükenmez bir alan kazan kendine! Baksana şu Erzurum'a; en "kazançlı" alan ve hiç bir bankanın vermediği rantı veren tek saha "din"... Kullan kullan bitmiyor! Sağda solda ne kadar ipini koparmış meczup ve en kötüsü de sahtekâr olan ne kadar soytarı varsa, onlar bugünlerde el üstünde tutuluyor; ne yazık ki kelle kesen IŞİD gibi onlar da din adına hüküm koyup hüküm kaldırıyorlar! Belki biliyorsun belki bilmiyorsundur muhterem Hocam, bu şehir, o zırzop takımına kamyon işi para ödüyor! En iyisi mi değerli Hocam, ben sana bir fıkra anlatayım, sen de benim asıl ne demek istediğimi anla... Mahalle sakinlerinden biri sabah namazı kılmak için evinden çıkmış camiye gidiyor. Tam caminin avlusuna girdiğinde garip sesler duyuyor. Kulak verdiğinde bir bakıyor ki caminin imamı camiinin avlusunda bir kadınla fena hâl üzere... Adam şok oluyor, neden sonra kendine geldiğinde her insanın yapması gerektiğini yapıyor ve o zinacı hocanın yüzüne karşı tükürüyor: "Tû, Allah belanı versin, hem hocasın hem de camidesin" Normalde beklenirdi ki Hoca perişan olur, yanar yakılır, adamın ayaklarına kapanır! Hayır... Hoca, yüzüne tüküren adamın üzerine yürür ve fena halde öfkelenir: "Dua et ki iş üstündeyim. Yoksa camiye tükürmek neymiş sana gösterirdim." Camiyi geçtik bizzat dinin kendisine tüküren ve Kur'an'a hakaret eden ne kadar üç kâğıtçı, sahtekâr, dümbelek ve ahlâksız adam varsa, bugün bu şehirde din adına hem milyonları götürüyor, hem de el öptürüyor... Beri yanda ise tam da bu iktidarın işine gelebilecek bir meseleyi anlatan profesörün konferansına kimse ilgi göstermiyor! Niye? Hâlâ mı soruyorsunuz niye diye? Çünkü: O üniversite hocası kimseye yalancı cennet vadetmiyor da ondan. Çünkü o sadece akla, vahiye ve ilme göre konuşuyor. Halbuki öbür sahtekâr, tüm zamanların en büyük cambazı... Öyle yalanlar söylüyor öyle hokkabazlıklar yapıyor ki, sihirbazlığa pek düşkün olan ahali o cambazın ipine tutunup gidiyor! Sonuç şu: Müslüman olmak marifet değil; marifet, müslüman olarak görünüp tüm müslümanları keklemektir! O Hoca'ya da bir iki kelamım olacak: Kendisi bu şehrin bir evladı ve bu şehrin bir mektebinde (ah keşke üniversite diyebilseydim) baş öğretmen... Yazık; yazık ki kendi memleketini hiç tanımamış! Oturmuş ilim ve bilim derdine düşmüş. Oysa başarının sihirli formülü ortada: Dini istismar et, insanlara cennet sat, muhalifleri cehenneme sok, Kur'an adına haram helal tayin et, yeri geldiğinde kendini Allah yerine koy, kimi seviyorsan onu kutsa, sevmediklerini Engizisyon giyotuna gönder olsun bitsin... Sana ne ilimden bilimden... Meczubun biri Tayyip Bey için "Amerikan ajanıdır "dediği için Ahmet Davutoğlu onu ödüllendirdi! O da diyor ki, Tayyip Bey'e hakaret etmek suç olsaydı, Numan Kurtulmuş ve Süleyman Soylu bugün Ak Parti'de olmazdı. Eh, ne diyelim, işte burda da o yarı akıllı veğ de mebus kılıklı zırzop haklı... Adam en azından şunu görmüş: Bu ülkede bir yere gelmek için ilkeli, namuslu, vakarlı ve şerefli olmak yerine, ya Tayyip Bey'e sövmek ya da yüzlerce asır kullan kullan bitmeyen din hazinesine dalmak gerekiyor! Bir belediye başkanının namuslu eşini geneleve sermaye olarak layık gören bir alçak ve pislik adam bu şehirde Hz. Peygamberi anlatıyorsa eğer, demek ki orada artık söz bitmiştir. Siz onun adına, "Kutlu Doğum Haftası" diyebiliyorsanız hâlâ, emin olunuz ki, ya siz hiç peygamberi tanımıyorsunuz ya da siz Ebu Cehil'in taifesindesinizdir. Ebu Cehil, Muhammed'in "emin" olduğunu hiç inkâr etmedi. Ama Ebu Cehil'in iflah olmaz sorunu, kölesiyle kendisinin din indinde eşit tutulmasıydı.Şayet Hz.Peygamber, Allah'tan kendisine geleni değil de konjektürel olarak davranmış olsaydı, o günün "kral"ı olan Ebu Cehil'i yani amcasını reddetmezdi. Öyle ya, Muhammed'e gelen Allah'ın kelamıydı ve Ebu Cehil'in hatırından üstündü. Birileri Erzurum'a dünyanın gelmiş geçmiş en büyük hafızlık külliyesini kurmak istiyor. Şimdi biz buna itiraz etsek muhtemelen Ebu Cehil'den hiçbir farkımız olmayacak. Fakat Allah şahit ki, bu şehrin dünyanın en büyük hafızlık külliyesinden önce ilme ve bilime ihtiyacı var. Tabii ki biz kaybedeceğiz ve onlar kazanacak! Çünkü onların istismar ettiği şey, Allah ve peygamber... Tarih de hep böyle kaydetmiyor mu zaten...

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.