1. YAZARLAR

  2. Mehmet ŞENER

  3. Millet tezgaha gelmiyor...
Mehmet ŞENER

Mehmet ŞENER

Yazarın Tüm Yazıları >

Millet tezgaha gelmiyor...

A+A-

Bir yıldan fazladır kan akmıyor, analar ağlamıyor ya; belli merkezler hemen harekete geçti, "Niye ocaklara ateş düşmüyor, niye her kapıya bir şehit cenazesi gelmiyor, niye gencecik Kürt çocukları hiç uğruna yitip gitmiyor, niye Türkiye’ye hızla büyüyor, niye kardeş kavgası bütün yurda yayılıp ülke alev alev yanmıyor, niye iktisadi krizler bu milleti ezip geçmiyor?" Önce Şırnak ve Cizre’de fitili ateşlediler. Geçen hafta da Erzurum-Bingöl Karayolu’nda, o kapkara günleri yeniden hatırlattılar. Zahir düğmeye basıldı. Taksim’de Gezi’yle elde edilemeyen gerilim ve kaos yeniden PKK eliyle tesis edilmeye çalışılıyor. Başarabilselerdi 17 Aralık yargı darbe girişimiyle zaten Türkiye’yi bloke edip, felce uğratacaklardı. Olmadı... O kirli teşebbüs maskelerinin düşmesine sebep oldu. Bu kez iyice hayıflandılar. Artık hiç bir değerleri ve kendilerini durduracak inançları kalmadı. PKK’yla da işbirliği yapacaklardı, en azılı düşmanla da... Yeter ki Türkiye yangın yerine dönsün, yeter ki "Uzun adam" gitsin... Alevi-Sünni çatışmasını çıkarmak istemeleri de bu senaryonun bir icabı... Ekonomiyi çökertmeye çalışmaları da aynı projenin bir cüzü... Soma’daki elim kazanın üzerinden kaos devşirmek istemeleri de bu uğurda alınan bir karar. İstiyorlar ki... 10 Ağustos’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde, Türkiye yeniden zifiri karanlığa gömülsün, olabiliyorsa oluk oluk kan aksın! Neyse ki alçakça hazırlanan bu tezgahlara ve bu pis oyunlara rağmen; bu ülkenin Alevisi de Sünnisi de, Kürdü de Türkü de, Lazı da Çerkezi de hasılı topyekün bir millet, tercihini aklı selimden yana kullandı, kullanmaya da devam ediyor. Çünkü ehli vicdan olan herkes gördü ki, sahnelenmek istenen bu kanlı oyundaki amaç, sadece "Uzun adam"ın gitmesi değil. O’nunla beraber parçalanmanın eşiğine gelecek bir ülkedir. Öyle bir darbe vurulmalı ki o ülke, en az elli yıl kendine gelemesin ve yeniden Batı’ya avuç açıp sadaka dilensin. Kendi ülkesinin en mahrem devlet sırlarını yabancı istihbarat örgütlerine satan bir anlayışın, kalkınmış ve nüfuz sahibi olmuş bir Türkiye istemesini beklemek, en hafif şekliyle saflıktır. Osmanlı Sadrazamı İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi’ne, "Osmanlı öyle büyük bir devlet ki, dışarıdan siz içeriden biz bir türlü yıkmayı başaramadık" mealindeki sözü, bugün için de Türkiye Cumhuriyeti Devleti için geçerli... En azılı düşmanlarla işbirliğine giren paralel yapı, akla hayale gelmeyen tuzaklara rağmen, halen hükümeti yıkamamış olmayı bi türlü kendine yediremiyor. Soma faciasını denedi olmadı, Gezi’nin yıldönümünde fitili yeniden ateşlemek istedi fitil yanmadı, Güneydoğu’da, Doğu’da PKK’yla iş tutup kaos doğurmak istedi amacına ulaşamadı. Kimbilir geride daha hangi planlar var? Yeter ki Türkiye karışsın, kardeş kavgası çıksın, ekonomi çöksün, işsizlik alsın başını gitsin, fakirlik milletin kemiklerine kadar sirayet etsin. Ve bütün bu felaketler olurken tabii ki "Uzun adam"ı da assınlar! Millet 30 Mart’ta bu kalleşlere fırsat vermedi. Şimdi 10 Ağustos’ta deneyecekler. Millet aynı millet, oyun farklı. Bu sebeple bu sefer de pimini çektikleri o bombalar kendi ellerinde patlayacak ve bir kez daha kıçları açıkta kalacak. 30 Mart’tan önce de yazmıştık. Bu, sanıldığı gibi sıradan bir siyaset kavgası değil. Keşke öyle olsaydı; ama değil işte... Bu, bir ülkenin mukadderatı üzerine bina edilmek istenen belaların toplam adıdır. İçinde paraleli de var, aşırı uçlar da... Yabancı istihbarat servisleri de bu oyunda rol alıyor, Türkiye’nin gelişmesinden rahatsız olan ülkeler de... Bu millet feraset sahibi... Kimin ne yapmak istediğini artık biliyor. Bu sebeple inadına ve ısrarla "Tayyip" diyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.