1. YAZARLAR

  2. Mehmet ŞENER

  3. Algı operasyonları bitmiyor
Mehmet ŞENER

Mehmet ŞENER

Yazarın Tüm Yazıları >

Algı operasyonları bitmiyor

A+A-

Zaman zaman ülke genelinde olduğu gibi şehrimizde de öyle vahim yanlışlar yapılıyor ki, "bu görevli paralelci olsaydı, FETÖ'nün ekmeğine ancak bu kadar yağ sürebilirdi" denilen sonuçlar doğuyor. Türkiye, eskilerin ifadesiyle yedi düvele karşı çetin bir mücadele vermektedir. Bu gerçeği artık Batı'daki vicdan sahibi kimseler de açık açık ifade ediyor. Buna rağmen içimizden birileri paralelci olmadıkları halde, FETÖ'nün yeni taktiği olan "algı operasyonu" tuzağına düşüyor! Son günlerde kamuoyunda sıkça tekrarlanan bir soru var: Devletin içinde yeterli bir bilgi ve inanç birliği mi yok ki, kimi kamu birimleri ve kamu görevlileri FETÖ'ye hala "acaba" diye bakıyor? "Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür" demiş büyükler. Biz, bugün bu doğru tespiti yanlış yorumlayarak "üç ay bile dolmadan, o kanlı darbe girişimini unutalım gitsin" biçiminde bir hisse mi çıkarmalıyız? Mağduriyet edebiyatı üzerinden giderek, tarihimizin bu en kanlı ve en alçak ihanetini, "sıradan bir eylem" gibi gösterenler yahut da böyle görenler, unutmasın ki; Türkiye, 15 Temmuz'da bir küresel saldırıya uğramış ve yıkılıp parçalanmaktan son anda kurtulmuştur. Bu şeytani saldırıyı unutmak ya da hafife almak, en hafif ifadeyle ihanete çanak tutmaktır. Son günlerde dozajı giderek artan bir eleştiri var: Devletin bazı birimleri FETÖ'ye yönelik kararlı ve dik bir duruş sergilerken, bazı kurumlar da adeta ne şiş yansın, ne kebap hesabı yapıyor. Fotoğrafın tamamına baktığımızda, bu eleştiriyi bütünüyle "haklı" bulmak elbette imkansız, ancak "tamamen yanlıştır" demek de asla "doğru" değil. Çünkü: şehrimizde de olduğu gibi zaman zaman öyle "vahim hata"lar yapılıyor ki, yeri geldiğinde bir çuval incir bir dakikada berbat edilebiliyor. 17-25 Aralık yargı darbe girişimi olduğunda bu ülkede, meselenin ciddiyetini kavrayamayan milyonlarca insan vardı. Tabii ki bunun karşısında, paralel yapının sinsi planlarını kavrayan ve ülkenin başına örülmek istenen belaları gören milyonlar da mevcuttu. Ne zaman ki 15 Temmuz kanlı darbe teşebbüsü olduysa, aklı selim herkes gördü ki Türkiye, içimizdeki hainlerin tetikçiliği ile bir büyük dış tehditle karşı karşıya... O meşum günün üzerinden yedi ayı aşkın bir zaman geçti. Türkiye, o kahpe ihaneti milletin sağduyusu ve devletin güçlü refleksleri sayesinde yarım günde bastırdı. Fakat ne var ki, tehlike ya da tehdit bütünüyle savuşturulmuş değildir. Bugün her yanıyla bir taşeron terör örgütü olduğu belge ve itiraflarla kanıtlanan FETÖ, yeni bir darbe girimi olmasa bile Türkiye'nin canını acıtmak için çırpınıp duruyor! Bu gerçeğe rağmen, hala FETÖ için "acaba" yahut da "abartılıyor" diyenleri görüyoruz. Ne yazık ki böyle düşünenlerin bir kısmı, devletin içinde olup yargı gibi çok kritik yerlerde bulunmaktadırlar. Bu çarpık durum da, FETÖ ile mücadeleyi bütünüyle baltalamasa dahi, meselenin özüne gölge düşürmektedir. Elbette ne pahasına olursa olsun devletin, adaletten ve insan haklarından sapmaması birinci öncelik olmalıdır. Bu hassasiyet; Türkiye'yi, vermekte olduğu "ikinci kurtuluş mücadelesi"nde hem haklı, hem de üstün kılacaktır. En az bu husus kadar hayati öneme sahip bir başka gerçek ise şudur: FETÖ, Türkiye tarihinin en sinsi, en tehlikeli ve en kanlı terör örgütüdür. 17-25 Aralık ve üç yıl sonra gelen 15 Temmuz gibi çok büyük iki ayaklanmaya imza atmakla kalmadı, hala ülkemizi yakıp yıkmak için akla hayale sığmayan tertipler planlıyor! "Tankları yürütmek için 30 yıl bekledik" diyen bir esvaplı terörist şeytan okyanus ötesinden tehdit ve hakaretler savurup dururken, örgütün emniyet imamını "dosyada geçerli delil yoktu" diyerek salıveren bir mahkeme, ya 15 Temmuz'u yeterince kavrayamamıştır, veyahut da FETÖ'nün yaptığı bu kanlı ihanete "acaba" diyen bir anlayıştadır. 15 Temmuz'un bizzat kendinden daha sağlam nasıl bir delil olacaktı ki, o mahkeme, emniyet imamı olmakla yetinmeyip, FETÖ'cü olduğunu basbas bağıran bir teröristi tahliye etmeyeydi? Yazının başına dönecek olursak, 15 Temmuz'daki kanlı darbe girişimine rağmen, FETÖ'ye "tolerans"la yaklaşanlar; eğer doğrudan örgüt üyesi değillerse, ya "Tayyip düşmanlığı" yüzünden izan ve vicdan fukarasıdırlar, ya da kendilerince kurnazlık yapıp "yarın durum değişirse kim vurduya gitmeyelim" şeklinde düşünecek kadar, korkak ve zavallıdırlar. Şu soruyla noktayı koyalım: 15 Temmuz'da FETÖ başarmış olsaydı, Türkiye bugün hangi durumda olurdu?

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.