Erzurum Güncel- İşte o çok konuşulacak o yazı... Siyasetin genetiğinde var galiba, aynı partiden de olsa rekabetin sınırsız olması. Geçen gün bir kulak misafiri oldum; Ak Partinin daha ilk seçim koordine toplantısında kılıçlar çekilmiş. Daha da çekilmesin. Biri efsane bakan diye geri döndü; küllerinden doğdu diyorlar. Diğerinde, meclis dışında kaldığı yılların birikintisi. Televizyoncu yeğen Acun’un gücü de cabası. Bir diğerinin sırtında koşulsuz şartsız merkezin sınırsız desteğinin olması. Aslında parti içi siyaset te olsa rekabet iyidir, kalite getirir; eğer şahsi ihtiraslar ve bel altı vuruşlar olmazsa tabi. Peki aday profillerine baktığımızda egodan arınmış bir siyasi rekabet ne kadar inandırıcı acaba? Bir kere Sayın Akdağ ipleri kolay kolay bırakmam, siyaseti ben dizayn ederim diyor; poz verirken vücut diliyle. “Bunca yıl bakanlık yaptım, bir seçimde olmadım alınan oy ortada” demekten kendini alıkoymuyor ki, o dik duruşu gösteriyor. Mustafa Ilıcalı “bi dakika ben burdayım” der gibi hemen Akdağ’ın yanı başından eksik olmuyor. Yenilmez yıkılmaz bilinen cemaat adamı Adnan Yılmaz’ı liste dışı bırakma başarısını görüyor kendinde haklı olarak. E bir de, Acun Ilıcalı faktörü var. Zehra Taşkesenlioğlu bayan olması dolayısıyla baş köşelerde yer verildiği zannedilse de, kendi esaslı duruşudur aslında onun, özgüveninden ödün vermez, nerde ne zaman nasıl duracağını kendi belirler. Teşkilatların, belediyelerin entrikalarına rağmen listedeki yerini koruması da gücünü ispat ediyor bir anlamda. İbrahim Aydemir zaten o kadar yıl sonra vagona anca binebilmiş, çiçeği burnunda vekil iken, liste dışı kalmanın stresini iliklerine kadar yaşamış; “hiç işim olmaz bu rekabette” deyip kendi şair dünyasına dalmış görünüyor. Ki Aydemir’in o şair dünyası, seçilip te vekilliğin sonuna gidecek kadar derin gibi görünüyor. Orhan Deligöz ve Ahmet Yaptırmış‘ta ise listenin alt sıralarında olmanın ezikliği var zaten, düşüp kalkmanın bir anlamı yok mantali ile süreci tamamlama niyetindeler. Bu rekabetin heyecan ve renk getireceği kesin de, memleketin siyasetine kalite gelir der miyiz; onu da partinin il ilçe yönetimleri belirleyecek . Bir kere teşkilatlar çok önemli, normalde bu rekabete yön verecek olan teşkilatlardır. Eğer teşkilatlar bir veya bir kaç adayın güdümünde olurlarsa, bu rekabetten kalite beklemek hayalden öteye gitmez. E peki iki yıl önce Akdağ tarafından dizayn edilmiş bu teşkilatlar nasıl olacak ta kendi iradelerini ortaya koyacak? Nasıl olacak ta, il yönetimi Akdağ’dan bağımsız hareket edecek? Elde ki verilere bakarsak, Ilıcalı’nın ve diğerlerinin bu rekabette işleri zor. Sadece Bakan olmakla efsane olunmaz, dizayn intizam da lazım. Onu da Recep Akdağ başarmış gibi..