1. HABERLER

  2. SİYASET

  3. Erdoğan'dan yerel seçim mesajı: Birilerinin dizleri titremeye, paçaları tutuşmaya başladı
Erdoğan'dan yerel seçim mesajı: Birilerinin dizleri titremeye, paçaları tutuşmaya başladı

Erdoğan'dan yerel seçim mesajı: Birilerinin dizleri titremeye, paçaları tutuşmaya başladı

Yerel seçime dair önemli mesajlar veren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 31 Mart için takvimin işlemeye başladığını söyledi. Erdoğan ayrıca seçimler yaklaştıkça maskelerin düştüğünü belirtirken, muhalefetin panik havası içerisinde olduğunun da altını

A+A-

Erzurum Güncel- Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Havalimanı Metrosu Kağıthane-Gayrettepe Etabı Açılış Töreni'nde konuştu.

Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti;

Bugün giderek ağırlaşan trafik sorunundan dolayı adeta omuzları çöken İstanbul'umuzun yükünü hafifletecek bir projemizi daha hayata geçirmenin bahtiyarlığını yaşıyoruz. Biliyorsunuz, geçen sene İstanbul Havalimanı Kağıthane Metrosu'nun açılışını yapmış bu önemli projeyi vatandaşlarımızın hizmetine sunmuştuk. Bugün de bu hattı Gayrettepe'ye bağlayan Kağıthane-Gayrettepe kesiminin açılışını yapmak üzere bir aradayız.

"İstanbul'da raylı sistem 338,5 kilometreye çıkıyor"

Böylece İstanbul Havalimanı ile Gayrettepe arasında kesintisiz metro ulaşımını sağlamış oluyoruz. Toplam 37,5 kilometre uzunluğundaki Gayrettepe-Kağıthane Metrosu İstanbullu kardeşlerimizin hayatını fevkalade kolaylaştıracaktır. 9 istasyondan oluşan ve hızı saatte 120 kilometreye ulaşan hattımızın günlük yolcu kapasitesi 600 bin kişidir. Hattımızın devreye girmesiyle birlikte Gayrettepe-İstanbul Havalimanı arası 30 dakikaya, Göktürk-Mahmutbey arası 38 dakikaya, Tekstilkent-İstanbul Havalimanı arası 45 dakikaya, Taksim-İstanbul Havalimanı arası 41 dakikaya, Taksim-Göktürk arası 26 dakikaya, 4. Levent-İstanbul Havalimanı arası 35 dakikaya inecektir. Bu hattımızın da hizmete alınmasıyla İstanbul'da tamamlanan raylı sistem ağlarının uzunluğu 338,5 kilometreye çıkıyor. Biz söyledik mi yaparız. Ortada bırakmayız.

Belediye başkanlığımdan tutun, daha sonra hükümete geldik ve hükümette de ulaştırma bakanlığı olarak nasıl bu yolları, bu hızlı tren hatlarını, yüksek hızlı tren hatlarını nasıl yaptıysak aynı şekilde İstanbul'umuzda da bunu yaptık. Ama birileri de hatırlayın maalesef hafriyatla ne yaptılar? Kim olduğunu biliyorsunuz benim söylememe gerek yok. Raylı sistem projelerinde en önemli, hassas, zor konulardan birisi hattın beyni diyebileceğimiz sinyalizasyon sistemidir. Hamdolsun ASELSAN-TÜBİTAK işbirliği ile artık bu alanlarda başkalarına bağımlı olmaktan kurtuluyoruz. ASELSAN sinyalizasyon sistemi için gerekli araç üstündeki ekipmanları, hatlara konulacak sistemlerle istasyona konulacak akıllı sinyal sistemlerini TÜBİTAK geliştirdi. Biz yapıyoruz. Dışarıdan ithal yok.

"Her projede yerli ve milli teknolojinin payı artacak"

Yine bu hatta kullanılacak 60 adet sürücüsüz metro aracı da Ankara Sincan Organize Sanayi Bölgesi'ndeki fabrikada üretiliyor. Gayrettepe-Havalimanı metro hattının ilk etüd projesinden uygulamasına kadar tüm süreçlerini kendi yerli mühendislik ve tasarım birikimimizle gerçekleştirmekten gurur duyuyoruz. İnşallah bundan sonra hangi alanda olursa olsun hayata geçirdiğimiz her projede yerli-milli teknolojilerin payının artırılmasına ağırlık vereceğiz. Savunma sanayii başta olmak üzere teknolojiye dair her konuda tam bağımsız Türkiye hedefine ulaşıncaya kadar azimle çalışacağız.  

Bizler iki günü birbirine eşit olan ziyandadır anlayışına sahip bir inancın mensuplarıyız. Siyasette de parolamız vatandaşa kesintisiz hizmet vermektir. Kimin ne dediğine bakmadan şehirlerimizin ihtiyaçlarını gidermeyi, sıkıntılarına çözüm bulmayı ana vazifemiz olarak görüyoruz. Bizim siyaset tasavvurumuzda millete efendilik olmaz, hizmetkarlık olur. Millete tepeden bakanlar, milleti hor hakir görenler, millete karşı kibirli, nobran davrananlar siyasette kaybetmeye mahkumdur. Şimdi 31 Mart akşamı inşallah bunları da hep beraber göreceğiz.

Türk siyasi tarihine şöyle bir göz attığınızda bunun sayısız örneğine şahid olursunuz. Milletin yetki tevdi ettiği, emaneti teslim ettiği ancak bunun hakkını veremeyen nice bakanın, başbakanın, belediye başkanının siyaset sahnesinin tozlu raflarında unutulup gittiğini görürsünüz. Aynı şekilde şehrine, ilçesine ve ülkesine kazandırdığı hizmetlerle milletin gönlüne taht kurmuş sayısız siyasetçimiz devlet adamımız var. Bu gerçekler ışığında biz de kendimizi sürekli hesaba çekiyor her gece bugün ülkemiz, milletimiz ve insanlık için ne yaptık sorusunu kendimize soruyoruz. Geride hayırla, şükranla yad edilecek bir miras bırakmayı arzu ediyoruz.

"Laf üstüne laf değil, taş üstüne taş koyanlardan olduk"

Siyasetin inişli-çıkışlı yolculuğunda bugüne kadar pek çok zorlukla, engelle, haksızlık ve hukuksuzlukla karşılaştık. Vesayetin gölgesinin ülkemizin üzerine karabasan misali çöktüğü 1990'lar Türkiye'sinde büyükşehir belediye başkanlığı yapmış bir kardeşiniz, bir siyasetçi olarak zorluklar karşısında yılmadım. Yılgınlığa asla kapılmadım. Millete hizmet sevdamızla aramıza kimsenin girmesine müsaade etmedik. Her zaman söylüyorum, biz laf üstüne laf koyanlardan değil, taş üstüne taş koyanlardan olmanın peşindeyiz.  

Vatandaşımızın şöyle içtenlikle söylediği Allah ondan razı olsun duasını her türlü siyasi ve dünyevi hesabın üzerinde görüyoruz. Bizim anlayışımızda ülkesine ve insanına gerçekten hizmet götürmek isteyen ya bir yol bulur ya bir yol açar. Ama yolda kalanlardan kesinlikle olmaz. Elbette her kul gibi bizim de eksiğimiz, kusurumuz, hatamız olabilir. Tüm samimi gayretlerimizle tüm çabalarımıza, tüm emeklerimize rağmen gerçekleştiremediğimiz hususlar çıkabiliyor. Ama şartlar ne olursa olsun önümüze hangi engeller çıkarsa çıksın ülkeye ve millete hizmet mücadelesinden asla vazgeçmiyoruz.

"İstanbul bugün çok daha kötüye gitmemişse sebebi bizim elimizi taşın altına koymamızdır"

Zorluklara aldırmadan, sorunları gözümüzde büyütmeden, bahane arama kolaycılığına kaçmadan Türkiye Yüzyılı hedefimiz doğrultusunda sabırla yürümeyi sürdürüyoruz. Burada bir kez daha altını çizerek şu hususu ifade etmek isterim; Bizim nazarımızda 85 milyon vatandaşımızın tamamı oy tercihlerinden bağımsız olarak eşit şekilde hizmete ve hürmete layıktır. İktidarlarımızın 21 yılı aşkın döneminin hiçbir saflasında belediyelerimizi siyasi rengine göre ayırmadık. Kampanya dönemi boyunca yaptıklarımızı anlattık, projelerimizi paylaştık, muhalefet ile ilgili eleştirilerimizi açık yüreklilikle dile getirdik. Seçimin bittiği gün sandıktan çıkan iradaya saygı gösterip kaldığımız yerden hizmetlerimize devam ettik. Bu durum İstanbul için de geçerlidir. Şayet İstanbul bugün mevcut durumundan çok daha kötüye gitmemişse bunun en büyük sebebi bizim elimizi taşın altına koymamızdır. 

"İstanbul'un iflas bayrağı çekmesinin önüne geçtik"

Hükümetimizin görev alanına giren hizmetlerden çok daha fazlasını İstanbul'a kazandırarak şehrin iflas bayrağını çekmesinin önüne geçtik. Şimdi biz neredeyiz? Kağıthane, bu Kağıthane'nin Haliç'e bağlanan kısmının nasıl pislik olarak aktığını hatırlıyor musunuz? Belki gençler hatırlamayabilir, ama anneleri, babaları bunu gayet iyi hatırlıyor. Bütün bu pisliği Boğaz'ın o pırıl pırıl temiz suyunu ne yaptık biz buraya bağladık. Kağıthane'ye ve Haliç'e bağladık. Ondan sonra buranın suyu tertemiz oldu. Biz yaptık, söyledik mi yaparız, bundan sonra da yaparız. Muradımızla yapacağız. Ama siz de muradınıza ermek istiyorsanız Muradımıza sahip çıkacaksınız. Bir taraftan belediyeler bir taraftan hükümet olarak biz. İkimiz ele ele vereceğiz ve ülkemizi ayağa kaldıracağız.

İstanbul'umuzu ayağa kaldıracağız. Ankara'mızı, İzmir'imizi, Eskişehir'imizi, Konya'mızı, Kayseri'mizi velhasıl ülkemizin 30 büyük şehrini ayağa kaldıracağız. Sadece son 2 yıl içerisinde 51 kilometrelik metro hattını İstanbulluların hizmetine sunmanın sevincini yaşadık. Sabiha Gökçen Havalimanı, Pendik Metrosu gibi önemli bir projeyi İstanbul halkının ve bölgedeki diğer illerimizin hizmetine verdik. Elbette bunları yeterli bulmuyoruz. İstanbul gibi her gün büyüyen bir şehrin artan ulaşım alt yapı ihtiyacına ve diğer sıkıntılarına çözüm yolları geliştiriyoruz. 

Atalarımız ne güzel söylemiş; Uğraştıran değil ulaştıran İstanbul. Bu şuurla çalışmalarımızı aralıksız devam ettiriyoruz. Gençlik yılları partimin gençlik kollarının başında olduğum zamanlar şu Kağıthane'nin dili olsa da konuşsa. Ne günlerimiz geldi geçti buralarda. Ama hamdolsun Kağıthane buralara geldiyse bizimle geldi. Şu an İstanbul genelinde toplam uzunluğu yaklaşık 53 kilometre olan 4 metro hattının inşası sürüyor. Bakırköy-Bahçelievler-Kirazlı metro hattını, Halkalı-Başakşehir-İstanbul Havalimanı metro hattını, Altunizade-Çamlıca Camii-Bosna Bulvarı metro hattını, Kazlıçeşme-Sirkeci raylı sistemi ve yaya odaklı yeni nesil ulaşım projesini de tamamlayıp inşallah İstanbulluların kullanımına açacağız.

Bu yılın ilk çeyreğinde 4 ayrı proje kapsamındaki 34,2 kilometre raylı sistem hattımızın ve üzerindeki 18 istasyonun açılışını gerçekleştireceğiz. Fatih'in emaneti olan bu aziz şehri inşaatına başlanmış metroları dahi yapamayan, kendi beceriksizliklerin günahını sıradan vatandaşa yükleyen zihniyetin insafına bırakmadık, bırakmayacağız. Çünkü bu şehre ve insanlarına tarifsiz bir aşkla, sevgiyle bağlıyız. 

"Kimin şehrine hizmet ettiği, seçim yaklaştıkça ortaya çıkıyor"

31 Mart seçimleri ile ilgili takvim işlemeye başladıkça maskeler düşüyor. Herkesin gerçek niyeti ortaya çıkıyor. Kimi şehrine aşkla hizmet ettiği, kimin de 5 yıl boyunca 3 dönüm bostan yan gel yat Osman misali vaktini boşa geçirdiği netleşiyor. Sandıkta millete hesap verme günü yaklaştıkça görüyoruz ki birilerinin dizleri titremeye, paçaları tutuşmaya başladı. Ülkenin ikinci büyük partisinin acemi genel başkanının bir kaç gün önce belediye başkan adayları ile ilgili yaptığı skandal açıklama muhalefette yaşanan panik havasının bir işaretidir. Neymiş, illerde farklı partilerden adayların olması oyunmuş, tezgahmış. Bakınız çok açık ve net söylüyorum. Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde böyle bir beyana rastlayamazsınız. Milli iradeye saygı duyulan hiçbir ülkede muhalefet partisinin çoğulcu demokrasinin gereği olan yarıştan korktuğunu, ürktüğünü, rakiplerinin sayısı karşısında hırçınlaştığını göremezsiniz. Meselenin çok daha vahim tarafı suçladığı partilerin daha 8 ay öncesine kadar beraber Türkiye'yi yönetmeye talip olduğu siyasi yapılar olması. Bunlar 6'lı masada beraber değiller miydi? Gerekirse 16'lı masa kurarız diyenler bunlar değiller miydi? Ne oldu şimdi olay bu. Birkaç gün öncesine kadar işbirliği görüşmeleri yaptığı partileri daha içtikleri çayın dumanı kalkmadan ihanetle suçlamak, beraber siyaset yaptığı insanları ihanetle itham etmek tam bir siyasi basiretsizlik örneğidir.

TRT Haber

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.