1. HABERLER

  2. ERZURUM

  3. Erzurumspor'u kurtarmak!
Erzurumspor'u kurtarmak!

Erzurumspor'u kurtarmak!

Mehmet Şener yazdı...

A+A-

Erzurum Güncel- Aynı şey değil ama bu türden yaklaşımlar nedense bana hep o Amerikan filmini, yani "Er Rayn"ı kurtarmayı hatırlatıyor. Ne zaman birileri, "Erzurumspor" diyorsa, anlıyorum ki yeni bir "kurtarıcımız" olacak! Hem de nur topu gibi bir kurtarıcı! Eskiler, "hafıza-i beşer nisyan ile malüldür" demiş ya, birileri bu sözü şöyle anlamış: Bu Erzurum’un şehir hafızası yoktur nasılsa, bir kurtarıcı da sen olsan kim çakar ki?!" Kurnazca ama sağlam bir öneri! Tamam; balık hafızalıyızdır. Tamam; kurtarıcılara karşı bir zaafımız vardır. Tamam; elin tavuğu bize kaz gelir... Tamam; eniğini yiyen pisik misali, kendi evlatlarımıza karşı olabildiğince hoyratça davranırız. Kabul; kabul de... O kadar uzun boylu da değil hani... Kurtarıcı gelip ne yapacak? Söyleyin de öğrenelim. Yenildiğimiz maç sonrası, bizi galip mi ilan edecek? Kurtarıcı gelip ne yapacak? Kendi ellerimizle tarihin çöplüğüne gönderdiğimiz Erzurumspor’u oradan çıkarıp Milan’la mı yarıştıracak? Sahi, herkesin Mehdi bekler gibi beklediği o kurtarıcı, gelip de ne yapacak? Tutunuz ki bu kurtarıcı... İster Adnan Polat olsun, isterse Cemal Polat... Bu devirde... Kurtarıcı beklemek; Anka kuşuna binip Kaf Dağı’nı aşmak demek... Hep aynı terane: Filanca adam gelirse Erzurumspor kurtulur! Ki biz Erzurumlular, aslında ne Ruslardan çekmişizdir bu kadarını ne de zemheriden... Şu kurtarıcılardan çektiğimiz kadar... Bir kaç gündür basında birinci gündem: Erzurumspor! Hal böyle olunca o gündemin kahramanı da Adnan Polat... Öyle ya; Tayyip Bey, O’na bir görev vermişti. Demişti ki, "Haydi Adnan, kurtar şu Erzurumspor’u..." Emir demiri keser ama salavat da kuvvete bağlı... Gelin hep birlikte irdeleyelim... Soralım kendi kendimize: -Adnan Polat kim? -Adnan Polat, Erzurum’a yatırım yapmış ancak İstanbul’da para kazanan Erzurumlu bir işadamı... -Sadece bu kadar mı? -Hayır; tabii ki sadece bu kadar değil. Adnan Polat, Galatasaray’a başkanlık etmiş biri ve de futbol dünyasının içindeki çok önemli bir figür... Şimdi biz soralım: Adnan Polat bir kurtarıcı olabilir mi? Ve yine biz cevap verelim: Hayır; Adnan Polat bir kurtarıcı değil. Zaten sorun şu: Başından beri anlatmaya çalışıyoruz. Erzurum ne zaman kurtarıcıların yolunu gözlemeye başladı, işte o vakit hakikaten kurtarılmaya muhtaç duruma düştü. Mehdi bekler gibi kurtarıcı beklemek yerine, kendi sorunumuzu kendimiz çözmeliyiz yahut da o sorunu hayatımızdan büsbütün çıkarmalıyız. Şimdi Erzurum halkı artık bir karar vermeli: Erzurum’un bundan sonraki tarihinde... Erzurumspor olacak mı, olmayacak mı? "Evet olmalı, olacak da" diyorsanız... O halde, buyurun işte meydan. Kurtarıcı da sizsiniz, kahraman da... "Hayır gerek yok; böyle iyi" diyorsanız... O halde ne işiniz var falanla filanla... Bırakın insanlar işine gücüne baksın. Ne siz kendinizi küçültün ne de başkalarının bu şehrin zekâsıyla alay etmesine izin vermeyin. Acı ama ne yazık ki gerçek... Toplama su’yla değirmen dönüyor olsaydı, Erzurumspor bugün hâlâ birinci ligde olurdu. Benim önceliğim ne biliyor musunuz? Benim önceliğim; Erzurum’u şu kurtarıcıperestlerden kurtarmak! Biliyorum, işim zor... Fakat yine de bu uğurda mücadele edeceğim... Şayet bu şehir her yıl tefecilere, üfürükçülere ve de dolandırıcılara kaptırdığı paranın onda birini, çok önemsediği Erzurumspor için harcayamıyorsa... Bırakın gitsin... Yahu birader, o şehrin birinci ligde takımı olsa ne yazar olmasa ne... En iyisi mi... Kendinizi yormayın, boşuna da kurtarıcı beklemeyin... Size bir sır vereyim mi? Mumcu’da bir tane dahi olsa doktor muayenehanesi kalmadı; fakat Alipaşa Mahallesi’nde üfürükçü ve de muskacı bir dümbelek öyle bir "muayenehane" açmış ki her gün bir kaç yüz bin dolar ciro yapıyor. Psikiyatri derseniz orada, genel cerrahi deseniz orada... Dahiliye, hariciye, ortopedist, diş ve bevliye zaten ana branş! Şimdilik Emar çekmiyor, bugün yarın bakanlıktan gelecek izni bekliyor! -Hastane mi orası? -Hayır. -Sağlık merkezi mi orası? -Hayır. Doktor muayenehanesi mi orası? -Hayır. -Veterinerlik mi orası? -Hayır. Ama şüphe var. -Yahu kardeşim nedir orası o zaman? -Yahu birader, oranın bir adı yok ki söyleyeyim. Kesin olan şu: Adam Türkçe bilmiyor; Arapça da bilmiyor. Ama hoca da değil. Adı Hoca da, kendi hoca değil. Sen ne iş yaparsın? diye soranlara; "Muskacıyım, muskacı" diyor. Şimdilik sağlık müdürlüğünden ruhsatı, belediyeden de "sıhhi müessese" vesikası yok ama mükemmel bir işletme... Para basıyor resmen... Muskanın tanesi 300 dolar! Papaz büyüsü var ise şayet işiniz zor, en az bin doları gözden çıkarmalısınız! Uganda’da filan değil beyler, bu trajedi Erzurum’da, hem de şehrin göbeğinde... Bu sebeple ben diyorum ki: İyi ki bu şehrin birinci ligde bir takımı yok. Hayır hangi maçı takım kazandı, hangisini hoca bilemeyecektik. İyi ki de liglerin dibindeyiz. Baksanıza muskacılar ve üfürükçüler zaten işbaşında... Bir de kurtarıcı mı binseydi ensemize... Siz siz olun muskacı ve üfürükçüye razı olun. Fena mı adam kızınızı üniversiteye, oğlunuzu devlet işine yerleştiriyor! Yahu az vicdanlı olun ne istiyorsunuz, üfürükçü, takımınızı birinci lige belki çıkaramıyor ama kocanızı metresinden, kızınızı enişte zulmünden kurtarıyor! Recep Akdağ bütün doktor muayenehanelerini kapatmakla hakikaten övünebilir. Hepsinin yerine tek bir şey açıldı: Türkçe ve Arapça bilmeyen muskacı! İnsan için "eşrefi mahluk" denilmiş... Galiba zamanla "eşref"i gitmiş yalnızca mahluku kalmış! Birinci ligde takımı olmayan şehrin en büyük üfürükçüsünün muayenehanesinin duvarında asılan tarifede şöyle yazıyor: Oğlunuzun tıp fakültesine girmesini istiyorsanız, 700; oğlunuzun harp okuluna girmesini istiyorsanız 2000 dolar! Kapıya baktım; en az yüz dolayında aile sırada bekliyordu. Üfürükçü ise, onlara yukarıdan bakıp kıs kıs gülüyordu. Polis mi? Haydi canım; şaka yapıyorsun... Adam polis sınavlarına girenlere indirim yapıyor; 70 dolar! Sonuç olarak; başta çok muhterem Valimiz Ahmet Altıparmak, yine çok muhterem Büyükşehir Belediye Başkanımız Mehmet Sekmen ve Erzurumspor Başkanı Saim Özakalın’a sesleniyorum: Bu şehrin göbeğinde, hem de polisin koruması ve kontrolünde bir üfürükçü, bir dolandırıcı, bir şaklaban tanesi 300 dolara muska yazıyor ve o üfürükçünün kapısında kuyruk oluyorsa... Samimi olarak söylüyorum: Benim ne birinci ligde bir futbol takımım olsun, ne de spora dair bir talebim... Bilmem kaçıncı ama bu kez son olarak söylüyorum, siz siz olun artık bırakın şu Adnan Polat’ın yakasını... Bakın işte orada, hem de burnunuzun dibinde adam muayenehane açmış, üstelik grup indirimi de yapıyor: Birinci lige çıkmak için 30 bin, ligde kalmak için 15 bin dolar... Basurunuz varsa ilave ücret alınır! Bağ-Kur, SSK’lı ve emekli memura bakılmaz... Olsun... Ruhsatı yok ama siyaseten icazeti var! Siz hala bu şehrin birinci kümede bir takımı olmasını istiyorsanız, size müstehak, siz kurtarıcı da beklersiniz, mehdi de... Çünkü siz... Neyse!

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.