1. HABERLER

  2. ERZURUM

  3. Erzurum'un ihbarcı rektörü...
Erzurum'un ihbarcı rektörü...

Erzurum'un ihbarcı rektörü...

Erzurum Atatürk Ürniversitesinde 1973'te de tıp fakültesi öğrencilerinin çıkardığı Homongolos dergisinden komünizm propagandası çıkarmış, pek çok öğretim üyesi ve öğrencinin okullarından olmasına neden olmuştu. İşte Erzurum'da yaşanan o olay...

A+A-

Erzurum Güncel-  Cumhuriyet döneminde pek çok örneği olsa da (bkz. yasaklanan türkü, şarkı, film ve kitaplar) bunların en ünlüsü, 1973 yılında, Erzurum Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencilerinin beş yıldır çıkardıkları Homongolos dergisinin komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle toplatılıp, dergiyi çıkaran öğrencilerin de haklarında soruşturma açılması ve okullarından atılması olayı. İhbarda bulunan ve öğrencilerin okuldan atılmasını sağlayan ise Atatürk Üniversitesi Rektörü Kemal Bıyıkoğlu. Nedense birden aklıma Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Naci İnci geliverdi. Bıyıkoğlu'nun iddiasına göre, tıp fakültesi öğrencilerinin her sene 14 Mart Tıp Bayramı'nda çıkardıkları derginin ismi bir şifre içermektedir. Tıbbi bir terim olsa da Homonglos tersen okunduğunda (Solgnomoh) kirli niyeti açık etmektedir, evet sözcüğün son hecesi tersten okunduğunda SOL'dur. Tek kanıt bu da değil, dergi o yıl 14 Mart'ta değil, Sovyet devriminin lideri Lenin'in doğum günü olan 22 Nisan'da çıkmıştır.

Prof. Dr. Bıyıkoğlu şifreyi çözmüş, büyük komployu ortaya çıkarmış olmanın haklı gururuyla hazırladığı dosyaları savcılığa gönderir ama beklediği sonucu olamaz. Savcılık iddianın zorlama olduğunu ve dergide suç unsuru bulunmadığını bildirse de yaman rektör kararlıdır sonuç almakta. Bu kez dosyaları Oltu ilçesi savcısına gönderir ve turnayı gözünden vurur, öğrenciler hakkında dava açılır. Dava sürecinin başlamasıyla öğrencilerin okulla ilişkisi ve öğrenci kredileri kesilir. Hepsi daha sonra Danıştay'a açtıkları davalarla okullarına geri dönse de uzun yıllar arkalarından gelecek olan gizli ibareli dosyalardan kurtulamazlar. O sırada son sınıf öğrencisi olan derginin yazı işleri müdürü Zati Altay da uzmanlık eğitimi ve tayin olduğu her ilçede peşinden gelen dosyasından sonunda yılar ve Almanya'ya göç eder. Gerçi Altay'ın durumu diğer öğrencilere göre biraz daha ağırdır çünkü dergide mizahi bir kısa öyküsü yayınlanmıştır: Nurcihan Hanım'ın Erkek Çamaşırları.

Altay disiplin kurulu önünde sorguya çekildiğinde komünizmle bağlantısı, tersten okununca SOL olan dergi ismi değil de ısrarla sorulan, "Kim bu Nurcihan?" sorusuyla karşılaşır. Soruya anlam veremese de mecbur anlatır. Nurcihan, TRT 1'de 1961'den beri yayınlanan Uğurlugiller radyo piyesindeki bacı kalfadır (Tevfik Gelenbe ne kadar da başarılıydı o rolde) ve erkek çamaşırları da bu skecin bir bölümüdür, öyküyü de skeçten esinlenerek yazmıştır. Ancak Bıyıkoğlu kanmamıştır bu yalana, Altay kendisini küçük düşürmek için yazmıştır bu öyküyü, çünkü Nurcihan onun kızının adıdır. Hafiyesi Mahmut bir şifreyi daha çözmüştür artık.

İhbarcı rektör

Atatürk Üniversitesi Rektörlüğüne Adalet Partisi Hükümeti Bakanlar Kurulu kararıyla atanan Prof. Dr. Bıyıkoğlu, üniversitesini milli ve yerli yapmak için her türlü fedakârlığı yapmış bir insan. 1976'ya kadar sürdürdüğü rektörlüğünde zararlı faaliyetler içinde olduğunu düşündüğü öğretim üyesi, çalışan, öğrenci fark etmez, sıkıyönetime ihbar etmekten hiç çekinmez. Tabii bu ihbarların kimin tarafından yapıldığı başlangıçta bilinmese de davalar açıldıkça ihbarcının kimliği de ortaya çıkar. Bu arada dün bir haberde okudum, Boğaziçi Üniversitesi'nde haklarında soruşturma açılan öğrenci sayısı 500'e ulaşmış.

Erzurum'da başlayan olayların ulusal medyada da haber olmasından sonra konu TBMM'ye de taşınır. Cumhuriyet Senatosu Millî Eğitim ve Senato Hesaplarını İnceleme Komisyonu Başkanı Hüseyin Atmaca, 29 Haziran 1973'te Milli Eğitim Bakanı Orhan Dengiz'in cevaplaması için bir soru önergesi verir:

"Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Bıyıkoğlu'nun bir üniversite rektörüne ve bilim adamına yaraşmayacak davranışları bu ilim yuvamızı huzursuz etmektedir. İlim adamından, bir yöneticiden beklenen tarafsızlığı, olgunluğu ve ağır başlılığı gösteremeyen Kemal Bıyıkoğlı'nun tutumu, istibdat sembolü olan Abdülhamit devrinin jurnalcilerini geride bırakacak hale gelmiştir. (…)

Millî Eğitim Bakanı olarak:

1. Esas görevi gençliği, Atatürk ilkeleri doğrultusunda karakterli, bilgili vatandaşlar olarak yetiştirmek olan bir üniversite hocası ve yöneticisinin gerçek dışı jurnallerle, öğrencilerini ve meslektaşlarını karalamasını tasvip ediyor musunuz?

2. Tasvip etmiyor iseniz; Bıyıkoğlu'nun görevden alınmasını düşünüyor musunuz?

3. Meslektaşlarını ve öğrencilerini, uydurma isnatlarla devamlı jurnal edip zarara uğratan adı geçen rektör hakkında Türk Ceza Kanunu gereğince işlem yapılmak üzere adlî makamlara sevki yapılacak mıdır?"

Atmaca'nın soru önergesine karşı Bakan Dengiz'in cevabı gayet kısa ve nettir: "Atatürk Üniversitesi'nde vuku bulan olayların, adı geçen üniversite rektörü Prof. Dr. Kemal Bıyıkoğlu'nun yönetimdeki tutumundan veya kifayetsizliğinden dolayı meydana, geldiği varit değildir. Atatürk Üniversitesi, bölgesinde, çevreye yararlı olacak eğitim ve öğretim yapmakta, gençlerimizin milliyetçi, memleket sever, bilgili ve şuurlu yetişmelerine büyük katkıda, bulunmaktadır."

Kaynak:Şengül Kılıç T24

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum