1. HABERLER

  2. SİYASET

  3. Kılıçdaroğlu Halk TV'de konuştu: Seçimi farkla kazanacağız
Kılıçdaroğlu Halk TV'de konuştu: Seçimi farkla kazanacağız

Kılıçdaroğlu Halk TV'de konuştu: Seçimi farkla kazanacağız

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Halk TV İsmail Küçükkaya ile Yeni Bir Sabah'ta gündemi değerlendirdi.

A+A-

Erzurum Güncel- Kılıçdaroğlu önümüzdeki seçimlere ilişkin, "Seçimi kazanacağız, parlamentoda çoğunluğu sağlayacağız. Seçimi farkla kazanacağız. Gerçekten toplumun her kesimini kucaklayan bir siyasal anlayışı egemen kılacağız" dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Halk TV İsmail Küçükkaya ile Yeni Bir Sabah'ın konuğu oldu.

Kılıçdaroğlu, CHP Genel Merkezi'nde gerçekleşen yayında gündemi değerlendirdi. İlk olarak dün gerçekleşen altılı masa toplantısı hakkında konuşan Kılıçdaroğlu, "Yoğun bir gündü. Ev sahipliği yapmak kolay değil. Belli temel konuları görüşmek, bir metni hazırlamak, metnin 6 lider tarafından görülmesini sağlamak sonra hep beraber imzalamak, kamuoyu ile paylaşmak ve bir sonraki toplantı ile ilgili kararlar almak güzel bir şey. Bize yorulmak yasak" dedi.

Kılıçdaroğlu'nun satırbaşları şöyle oldu:

Bizi bir araya getiren aslında bizim kendi özel taleplerimiz değil. Türkiye'nin içinde bulunduğu durum ve bu durumdan rahatsız olan 6 lider bir araya geldik. Türkiye bu kadar ağır bir yükü çekemez. Hangi alana bakarsanız sorunsuz hiçbir alan yok. Sokaktaki vatandaş artık nasıl geçineceğini düşünüyor. Ahlaki değerlerimizde müthiş bir bozulma var. Boşanmalar gırla artıyor. İnsanlar perişan. Üreten insan karşılığını alamıyor. Faiz girdabında mahvolan esnafımızı, çiftçimizi düşünün. Bütün bunları üst üste koyduğunuz zaman halkta büyük bir yoksulluğu ve bu yoksulluğun giderek derinleştiğini görüyoruz. Yukarıda ise 3,4,5 yerden aylık alanlar, köşeyi dönenler, oligarklar, uyuşturucu baronları var. Orta sınıf artık giderek yok olmaya başladı. Bizim bunu çözmemiz lazım. Çözmenin yolu bir araya gelmek, oturup konuşmak. Biz artık öyle bir noktaya geldik ki devlette ciddi bir çürüme var. Bakanlar eski bakan değil, Meclis meclis değil. İradesi ipotek altına alınan bir Meclis var. Yıllardır soru önergelerine verilmeyen cevaplar var. Bu ne demektir? Milletin seçtiği vekili dikkate almıyorum diyor. Yargıda felaket bir tablo var. 'AYM kararını uygulamam' diyor en alttaki adam. Suç işliyor. 6 liderin yüklendiği sorumluluk sıradan değildir. Bizim siyaset tarihimizde bir ilktir. Biz 6 lider ülke yeniden inşa edilecek, devletteki çürüme durdurulacak, liyakat sağlanacak, herkes kendi görevini yapacak. Biz büyük bir fedakarlıkla bir aradayız.

CHP'de düşünce özgürlüğü var. Elbette ki düşüncelere saygılıyız. Geçmişte hep şu söylenirdi 'CHP'de her kafadan bir ses çıkıyor' diye. Bu artık bitti. Her birimiz oturuyoruz, konuşuyoruz, daha sık toplantılar yapıyoruz. Mutlaka parti meclisi toplantılarını, milletvekili toplantılarını, belediye başkanları toplantılarını belli aralıklarla yapıyoruz. Meclis tatile girdi biz tatile girmedik. Türkiye bu haldeyken bizim tatil yapacak halimiz yok, her birimiz çalıştık.

İkinci ev sahibi DEVA

6'lı masa toplantılarını daha sık yapma yönünde dün akşam karar aldık. Daha sık yapacağız. Gerekirse 15 günde, 20 günde bir gerçekleştireceğiz. İkinci ev sahipliğini DEVA Partisi yapacak. Çünkü seçime de az kaldı. Topluma daha vereceğimiz hedefler, çalışmalar var. Bu çalışmaların topluma aktarılması lazım.

Dün iki önemli karar aldık. Biri Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem'e geçişin yol haritası... Yani biz nasıl yöneteceğiz. Var olan tereddütler varsa gidereceğiz. İkincisi ülkemizin temel politika alanları. Bu konularda da bir çalışma yapılıyor. Bu daha uzun vadeli bir çalışma olacak. Biz iktidar olduğumuzda tarımda, milli eğitimde şunu yapacağız... Tüm bunları belirleyen bir çalışma yapıyoruz şu anda. İktidar olduğumuzda hangi gün neyi yapacağımızı kamuoyu ile paylaşacağız.

Seçim büyük ihtimalle Mayıs ayı içinde olabilir.

6 ay içinde yapılacaklar

6 ay içinde toplumun bir rahatlaması lazım önce bunu yapacağız. Çiftçinin, esnafın faiz borcu var biz bunları sileceğiz. Aile Destekleri Sigortasını getirmek istiyoruz. Hiçbir evde yoksulluk emaresi olmayacak. Hiçbir ailenin elektriği, suyu, doğalgazı kesilip onu karanlığa, soğuğa mahkum etmeyeceğiz. Biz öyle bir düzen getireceğiz ki kime isterse oy versin ama hiç kimse yatağa aç girmesin. Bir yıl içerisinde yurt sorununu çözeceğiz. Anne baba çocuğunu yurda gönderirken huzur içinde gönderecek.

Erzurum'da bir esnaf kardeşim 'Bir soru soracağım. Siz Allah'tan korkuyor musunuz?' dedi. 'Elbette. Hepimizin bir inancı, ahlaki değeri var. Biz hata yapmamaya, kusur, günah işlememeye özen gösteririz' dedi. 'Size neden sordum biliyor musunuz? Bir defin sırasında döndü dolaştı iş siyasete geldi. CHP'yi suçlamaya başladılar. İçlerinden biri 'CHP ne zaman iktidar oldu e niye suçluyoruz biz' dedi' dedi. Kendi kusurlarını başkalarına iftira atarak örtmeye çalışıyorlar. Yerel seçimlerden önce yardımlar kesilecek diye propaganda yaptılar. Aksine yardımlar attı. Ekrem bey söz vermişti. 'Yoksul ailelere süt vereceğim' diye. Erdoğan kalktı bir açıklama yaptı. 'Bunlar süt dağıtacağız sözü vermişti niye bu sözü tutmuyorlar' diye. Oysa biz aylardır süt dağıtıyorduk.

Merkezi iktidarda bu yardımlar devam edecek. Kişinin yoksulluğunu sadece sosyal devlet bilecek. Nerede Aile Hekimi varsa Aile Destekleri Sigortası personeli de olacak. Bize düzenli bir rapor yazacak. Onun yoksulluğunu kimse bilmeyecek.

ENAG: 12 aylık enflasyon yüzde 186

ENAG'ın dediği doğru. Vatandaşta bunu görüyor zaten. Pazara gittiği zaman görüyor. Doğalgaza, elektriğe, akaryakıta zam yapıyorlar. Gübreye yapılan zam yüzde 100'leri aştı. Bu iktidar alt gelir gruplarından alıp, üst gelir gruplarına aktarıyor.

20 yıldır iktidarsın elinden tutan mı var? Sana engel olan mı var? Sen atama yaptın da Bay Kemal sana karşı mı çıktı. 'Enflasyonu indireceğiz' diyor. E indir kardeşim. 'Faizi indireceğiz' diyor. E indir kardeşim. İndiriyor, fiyatlar düşmüyor. Zam almış başını gidiyor.

Şu saraydan inip varoşlara bir git bakalım. Bunlar halktan tamamen kopmuş vaziyette. Erdoğan çıkıp pazarda alışveriş yapamaz. Hadi sen yapmıyorsun eşini gönder. Hadi o da gitmiyor sana bağlı 2-3 kişiyi gönder...

6'lı masa toplantısı

Altı liderin bir araya gelmesinin Türkiye açısından, demokrasi, insan hakları açısından, toplumsal barışı sağlama açısından önemli olduğunu, bu önemin toplumun herkesi ilgilendirdiğini ifade ettim. Bu tarihin bize yüklediği bir sorumluluktur diye ifade ettim. Buna benzer bir giriş, hoş geldiniz konuşması...

Her lider ev sahipliği yapmadan önce liderleri gezip bir gündem taslağı veriyor. O gündem taslağı içerisinde liderler 'Şunu da gündeme alabiliriz' ya da 'Şunu almaya gerek yok' derlerse biz o çerçevede yeni bir gündem oluşturuyoruz ve masaya oturup görüşmemizi yapıyoruz.

Hepimiz görevimizin farkındayız. Genel başkanların ev sahipliğinde de ilk konuşmayı onlar yapıyor.

'Seçimi kazanacağız'

Ondan hiç endişem yok. Seçimi kazanacağız, parlamentoda çoğunluğu sağlayacağız. Seçimi farkla kazanacağız. Gerçekten toplumun her kesimini kucaklayan bir siyasal anlayışı egemen kılacağız.

'150 bine yakın işçiye de kadro vereceğiz'

Devlette yüz binin üzerinde taşeron işçi var. Hani taşeronları kadroya alacakları? Baskı yaptım, yaptım aldılar. Şimdi Sağlık Bakanlığı'ndan tutun Kara Yolları'na kadar taşeron işçi var. Onlara da sözümüz var. 150 bine yakın işçiye de kadro vereceğiz.

EYT sorununu ısrar ettik 'çözeceğiz' diyorlar. Çözmezlerse biz çözeceğiz.

'Seçim tarihini belirlesinler adayımızı belirleriz'

Şunu eleştirdik kendi aramız. Niye acaba televizyonlar neredeyse günün 24 saati cumhurbaşkanı kim olacak diyor... Var olan bir sistem var, herkesi perişan etti. Gençler geleceklerini yurt dışında arıyorlar. Biz önce bunu nasıl çözeceğimiz konusunda bir görüş birliği sağlamamız lazım. Cumhurbaşkanı adayı belirledik, ne yapacak bu aday? Belli çevreler bunu özellikle gündeme taşıyorlar.

Son derece akıllı, ayakları yere basan, feraset sahipleri kişilerin oturup devletteki sorunları nasıl çözeriz diye bunun üzerine uzlaşmamız lazım. Sonra deriz ki Cumhurbaşkanı adayımız budur. Aday da 6 liderin belirlediği kuralların dışına çıkmayacak. Vaatleri hayata geçirecek. Bu olmazsa başa dönmüş olacağız. Cumhurbaşkanı için söylediğimiz açık. Sen bizim cumhurbaşkanı adayımızı merak ediyorsan seçim gününü belirle, biz de 2 gün içinde adayımızı belirleriz.

Adayın kim olacağı konusunda konuşma olmadı. Seçim tarihini belirlesinler adayımızı belirleriz.

CHP'de bu konuyla ilgili görüş beyan edilecekse altı liderin hazırladığı metin var. Bu metin çerçevesinin dışına çıkmamız gerekiyor.

Sandık güvenliği

Altı lider bu konuda son derece kararlı bir çalışma yapıyoruz. Bununla ilgili de ekipler belirlendi. Elimizdeki veriler sürekli güncelleniyor. Verilerden yola çıkarak biz ilk kez oy kullanacakları, nerelerde, hangi konutlarda oturduklarını da gayet iyi biliyoruz. Yanlış bilgileri YSK'ya bildiriyoruz. Bu konuda duyarlılığımız var. Diğer partilerde benzer çalışmalar yapıyorlar.

Seçim güvenliği ile ilgili ayrı bir komisyon kurduk. YSK'dan bize belli aralıklarla sonuçlar geliyor ve biz onları eskiler ile karşılaştırarak ilerde hiçbir hata, kusur olmasın diye özel bir çaba harcıyoruz.

Doğum yerleri Türkiye'de olmayanlar var. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı... Örneğin Suriyeli, Iraklı... Bütün bunların hepsinin verileri var. Biz seçim güvenliği konusunda son derece duyarlı ve kararlıyız.

Buradaki kritik nokta şu. Sandıkta görevli arkadaş. Oraya geldiği saat tutanağı imzalamayacak. Sayım yapılacak, tutanaklar kontrol edilecek ondan sonra bir fotoğrafını çekecek ve sonra CHP Genel Merkezi'ne gönderecek. Biz en son İstanbul seçimlerinde böyle yaptık. Bundan önceki seçimlerde yaklaşık 10 bine yakın sandıkta görevlendirdiğimiz arkadaşların gitmediğini gördük. Cenazesi vs olanları ayıkladık diğerlerinin partiyle ilişiğini kestik.

Okullarda gönüllü avukatlar görevli olmak istedi. Avukat arkadaşlarla da işbirliği yapıldı. Seçim sürecinde her okulda bir avukatımız olacak. Türkiye'de her yerde olur mu... Çok iddialı bir şey o ama biz en azından bütün büyük kentlerde bunu yapacağız.

Sandığa gitmeme lüksümüz yok. Bunu aşmanın yolu sandıktan geçiyor. Oyumuzu kullanalım.

Erdoğan'ın 'Kılıçdaroğlu, Milli Güvenlik sorunu' açıklaması

Aslında Erdoğan kendisini tarif etmiş. Şu anda yönetmiyor Türkiye'yi, yönetme kapasitesi yok Erdoğan'ın. Ne söylediğini bilmiyor. Prompterı kaldırın iki soru sorun cevabını veremez. Televizyonlara çıkıyor, karşısında kendi arzu ettiği gazetecileri çağırıyor, şu soruları soracaksınız ben de ekrana bakıp okuyacağım diyor. Devleti yönetmek bu değildir.

Bana 'Milli Güvenlik sorunu' diyor. Sen misin ben miyim? Odur.

Siz kalktınız askeri hastaneleri kapattınız. Bu güvenlik sorunu değil midir? Biz bir hafta içerisinde açacağız. Bunların devlet falan yönettikleri yok.

Yunanistan, Ege Adalarını silahlandırdı. Lozan'a aykırı. 'Bir gece ansınız gelebiliriz' diyor. Sen onu benim külahıma anlat. Bu mudur devlet yönetimi? Rahmetli Ecevit Kıbrıs'a gitti. Ordu Kıbrıs'a indi, 'Şu anda ordumuz Kıbrıs'tadır' dedi. İlan edilerek bu işler yapılmaz, yapamaz da zaten.

İktidardan gideceklerini görüyorlar ne götürürse kardır diyorlar.

'SGK'yı kim batırdı?' sorusu

Gayet açık, Erdoğan. Kararı alan, politikayı uygulayan Erdoğan. Sosyal Güvenlik Kurumları dünyanın her tarafından açık verirler. Türkiye'de de açık veriyor. Devletin bir kurumunun batması, çıkması diye bir şey yok. Bütün mesele şudur? O kurumlarda yolsuzluk var mı yok mu? Emeklilik yaşı ne olacak kanun belirler, aylığı ne kadar olacak kanun belirler. Kamu görevlilerin bu konuda inisiyatifleri yoktur.

Erdoğan, SGK'nın verilerinin toplumla paylaşılmasına izin vermiyor.

TÜİK: Yıllık enflasyon yüzde 83, 45

Ev hanımlarının insafına bırakıyorum. Memurlarının, işçinin, çiftinin insafına bırakıyorum. Gübre, elektrik, doğalgaz ne oldu baksınlar. TÜİK'e talimat veriliyor. TÜİK gerçek rakamı niye vermiyor? Gerçek rakamı verdiği zaman emekli aylıkları ona göre belirlenecek. İşçi, memur ücretleri ona göre belirlenecek. Düşük gösterirlerse, düşük verilecek.

(Erdoğan iyi zamlar verecek iddiası) Enflasyon şaha kalkacak. Rusya ile Ukrayna savaş halinde normalde enflasyonun patlaması lazım. Rusya'da yüzde 14,3. Ukrayna'da yüzde 23,8. Savaşta olmayan Türkiye yüzde 83. Biz savaşta değiliz? ABD'de 8,3. Azerbaycan 14,2. Bütün bunların hepsi küçük rakamlar Türkiye'de nasıl oluyor da bu kadar büyük?

Hayat pahalılığı ile mücadele programı, enflasyonun düşürülmesi programıdır. Bu program uygulanmadığı taktirde bu enflasyon alır gider. Üst gelir grubu bundan olağanüstü avantajlar sağlar. Bu da derin yoksullaşma olgusunu beslemiş olur. Türkiye bu noktada.

Kendi tabanının yoksul kesimine ihanet eden bir anlayış şu anda var. Yoksul insanlar, o başörtülü kadınlar sokak sokak dolaştılar AK Parti'ye oy toplamak için.

SGK'da buharlaşan paralar

42 milyar nereye gitti diye soruyorsunuz bu konutlar nereye gitti? Sayıştay raporları bütün gerçekleri toplumun önüne koyuyor. Sorun devleti yönetememe sorunudur. Vurgun dönemi... 'Yeni yönetim geldiği taktirde bizim sonumuz olacak' diyorlar. Evet vurguncuların, hırsızların, devleti soyanların sonu olacak.

Mersin'de Tece polisevine saldırı

Devleti yönetemiyorlar. Ben İçişleri Bakanı için 'fotoroman Süleyman' demiştim. Yönetemiyor. Yaptığı açıklamaya bak. Teşhisi taksi şoförü koymuş. Koskoca devleti nasıl çöp kutusuna atarsın? Takti şoförü teşhisi koydu, en azından bu bilgiyi doğrulatman lazım. Bu kadar ülkeyi yönetmekten aciz bir yapıyla karşı karşıyayız.

'13 saat motorlu paraşütle uçarak gelmiş teröristler' diyor. Henüz böyle bir teknoloji yok bildiğim kadarıyla, nereden uyduruyor? Her zaman olduğu gibi suçlu CHP diyecekler.

O kişinin olmadığı çıktı ortaya. Biz biliyorduk onun olmadığını ama dillendirmedik. Ben şimdi kaynağını söylersem doğru değil. Bir süre sonra o bilgi geldi, devletin içinden. Devletimizin kurumlarında hala saygın, itibarlı insanlar var.

Bu kişi oturduğu koltuğun hakkını vermiyor, sabahtan akşama bizi suçluyor. Ne oldu şimdi? Özür dileyecek misin milletten. CHP'den özür dileyecek misin?

Demirtaş'ın açıklaması, HDP'nin açıklaması değerlidir. Teröre karşı hepimizin ortak durması lazım. Terör nereden gelirse gelsin hep beraber mücadele etmeliyiz.

Bunlar Suriye tezkeresi getirdiler. Terörle mücadele için yabancı askerleri Türkiye'ye getireceklerine dair hükümde koydular. Özellikle Bahçeli'ye sordum. Türkiye Cumhuriyeti topraklarına yabancı askerlerin postallarının gelmesine neden evet dedin? Hadi Erdoğan'ın ne olduğu belli değil sen milliyetçi geçiniyorsun nasıl evet dersin? Biz hayır dedik diye teröre destek veriyorsunuz diye bizi suçladılar. Onlar milliyetçi mi? 30-35 yıldır terörle mücadele ediyor bu devlet. Şehitler verdik ya. O açıdan tekrar söylüyorum beyefendi Türkiye için bir milli güvenlik sorunu.

ABD seyahati

Ben anti neoliberal politikalara karşı birisiyim. Bu politikaların sadece Türkiye'de değil dünyada derin sorunlar yarattığını bilen birisiyim. Bizim bu politikalara karşı çalışmamız lazım.

Neoliberal politikalar... Altta kalanın canı çıksın, vahşi politikalar. Dünya artık küreselleşti. Türkiye bu tabloyu yaşayan ülkelerden birisidir. Bunu çözmek lazım. Bunun alt yapısını yapmak zorundayız.

Benim birilerinden icazet alma gibi bir felsefem, düşüncem asla olamaz. Ben ülkenin bağımsızlığa saygı duyan birisiyim. İcazet konusunu en iyi Erdoğan bilir. Bay Kemal kimseden icazet almaz.

Dezenformasyon Yasası

Parlamentoda elimizden gelen çabayı göstereceğiz. Bir insan düşüncesi dolayısıyla suçlanır mı? Yüce yaradan bile aklınızı kullanmıyor musunuz diyor. Aklımızı kullandık diye insanlar hapse atılır mı? Düşünce özgürlüğünün olması lazım.

Havuz medyası, paralı silahşörleriniz size yetmedi mi kardeşim? Televizyonlara AK Partili vekilleri çıkaramıyorlar, gazeteci kimliği ile AK Partilileri çıkarıyorlar. Kılıçdaroğlu Televizyona çıkmasın, bağımsız gazeteler objektif yayın yapmasın istiyorlar. Biz buna karşı elimizden gelen çabayı göstereceğiz.

Basın İlan Kurumu aracılığıyla gazetelere ilan verilmiyor, havuz medyasına yasa dışı sahte tirajlarla milyonlar aktarılıyor. RTÜK aracılığıyla bağımsız televizyonlara dünyanın cezası veriliyor, bu onları hala tatmin etmiyor. Nasıl seslerini keseriz diye düşünüyorlar. Bunlarda emin olun akıl da yok.

Gerçekler değişmez. Gidişlerini hızlandırırlar. Anadolu'da güzel bir laf vardır. Zulmün artsın ki kısa sürede git diye. Zulüm yapıyorlar bu millete.

Medya dediğimiz organ siyasetçinin görmediğini görür, haberi daha hızlı elde eder. Bir yanlış varsa dikkat çekilir.

Kılıçdaroğlu'ndan Borsa yorumu

Borsa'da hala vurguncular var. Bir kurumda çalışan emekli biri geldi. Kendisine ait şirket kurmuş. Bir gün biri geliyor 'Bana 1 milyon dolar para vereceksin' diyor. 'Vermem' diyor. Bu kişiyi listeyi alıyorlar ve ilan ediyorlar. Savcı bu kişiye hiç ilgisiz bir soru soruyor. 'Hayatımda bir sefer adliyeye gittim temiz kağıdı almak için. Benim şirketim her denetime açık. Ben kelepçe takılarak hakime götürüldüm' dedi. Hakim, 'Senin burada ne işin var?' demiş. 1 milyon dolar isteyen bunun tutuklandığını yaz, hakim tutuklamadı diyor. Devletin içindekiler ile soyguncular arasında iş birliği yapılıyor.

AK Parti milletvekili vardı, 2.5 milyon dolarlık işte boşanma davaları.. Borsalar, oyunlar... Böyle bir şey başka bir partide olsa kıyamet kopardı. Günün 24 saati konuşulurdu. Bu kadar açık, net... Adam yurt dışına kaçarken alındı getirildi. Kul hakkı yemek günahsa bu rezalet nedir? Hani siz dindar, ahlaklı geçiniyordunuz. Hani kul hakkı yemiyordunuz? Bunların yatacak yeri yok. Bunların demokratik yollarla gönderilmesi lazım.

'Bu akşam televizyonlara ciddi bir açıklama yapacağım'

Geçmişte politikacılar oy almak için toplumu ayrıştırdılar. Toplumun kucaklaşması gerekirken toplumda taraflar birbirlerini düşman gibi görmeye başladılar. Buradan Türkiye'nin çıkması lazım.

Herkesin inancı, kimliği benim başımın üzerine. Kimin inançlı, kimin inançsız olduğunu yüce yaradan bilir. Yaşam tarzı üzerinden de hatalar, yanlışlar oldu. Başörtülü kızlar üniversiteye alınmadı. Bu konuda da pek çok sorun, sıkıntılar var. Bir tweet atacağım, açıklama yapacağım. O açıklamayı bütün vatandaşlarımın dinlemesini isterim. Bu akşam televizyonlara ciddi bir açıklama yapacağım. Toplumu kucaklaştıracağım. Bu konuda ne kadar samimi olduğumu Erdoğan da görecek. Yeni bir başlangıcı, kucaklaşmayı geniş kitlelere duyurmuş olacağım. Samimiyet turnusolu olacak.

Tarih Kılıçdaroğlu'nu nasıl yazsın?

Tarihin nasıl yazacağını bilmem ama ben kendi düşüncelerimi ifade edeyim. Hiç kimseye karşı özel bir kinim olmaz. Eğer bu toplumu kucaklaştırabiliyorsak, bizimle aynı görüşte olmayan insanlarla aynı sofraya oturabiliyorsak, beraber sohbet edebiliyorsak, düğünlerimizi ortak yapabiliyorsak, şehidimize hep beraber ağlayabiliyorsak, milli maçları kazandığımızda hep beraber sevinebiliyorsak, bu güzelliği yaratabiliyorsak ne mutlu. Zaten siyasetin konusunun da bu olması lazım. 6 liderin de temel hedefi bu zaten.

Geçmişte birbirimize çok farklı eleştiriler de yapmış olabiliriz. Bu da insani bir şey. Kimse beni eleştirmesin diye bir düşüncem yok. Hata insana özgü bir kavramdır. Önemli olan hatayı tekrar etmemek, ders çıkarmaktır. Tarih nasıl yazar onu ben bilmem ama benim şahsi düşüncem bu. Siyasete bakışım da bu. Siyasetteki görevimde bu. Her birimizin yolları farklı olabilir. Amacımız aynı. Farklı yollar olabilir ama hedef aynı olmalıdır.

2023'den sonra iki yıla baktığımda kendi içinde mutlu bir toplum hedefimiz. Sorunlarını akılcı politikalar ile çözen, yolsuzluklara izin vermeyen, insanların daha iyi koşullarda yaşamasını sağlayan güzel bir toplum.

Bizim saraylarda oturmak gibi bir hedefimiz yok. Çankaya Köşkü yok mu? İsraf haramdır diyoruz. İsraf haramsa israftan kaçınacaksınız. Devlette de böyle öğrendik, benim üstatlarım da böyle öğrettiler. Şimdi öyle bir savurganlık var ki akıl alacak gibi değil. 16 uçak bir kişi için... Seçilirsem satarım, devletin hazinesine ekleriz. Bir tane yeter yani... Londra'ya dört ayrı bakan, dört ayrı uçakla gidiyor.

Büyükşehir Belediye Başkanlarını kabul edecek

Belediye başkanlarımız görüşmek istediler. Tabi ki dedik. Görüşeceğiz. Bütün belediyelerimiz son derecede başarılı. Yaptıkları her yatırımın hesabını millete verin, çalışkan belediye başkanlarımız. Özellikle sosyal yardımlar konusundan duyarlı olan... Ben başkanlarımıza seçimden önce 7 maddelik bir uygulama listesi vermiştim.

'Akıl dışı bir uygulama'

İstanbul'da metro açıyorlar. Parayı büyükşehir ödüyor ama başkanı çağırmıyorlar. Böyle bir devlet yönetimi olabilir mi? Beni davet etmiyorsunuz, açılış yapıyorsunuz. İBB'nin logosunu kapatıp, önünde fotoğraf çektiriyorsunuz. Akıl dışı bir uygulama. Senin kurdelesini kestiğin metronun parasını o kızdığın belediye başkanı ödedi. Bu kin, öfke, intikam demektir. İstanbul'u rant alanına çevirdi, herkes köşeyi döndü. İstanbul'u perişan ettin ya. Çıktın bir de söyledin 'İstanbul'a ihanet ettik' diye. Evet ihanet ettin. Yeşil alan bile bırakmadılar İstanbul'da.

'Kazanacağız'

Kazanacağız, hiç kimsenin en ufak endişesi olmasın. Bir aday belirleyeceğiz, hep beraber destekleyeceğiz. 13. cumhurbaşkanı olacak bu kadar açık, bu kadar net.

Düzgün bir adam olacak. Devleti, devletin ne olduğunu bilecek. Ahlaklı olacak, verdiği sözü yerine getirecek. Liderlerin belirlediği kriterlere uyacak. Lider olduktan sonra da altılı masayı yönetmeye devam edecek. Devlet aklı olacak. Devletin adaletle yöneteceğini bilecek. Devletin saydam olması için elinden gelen çabayı gösterecek.

'Parti rozeti olmayacak'

Cumhurbaşkanı seçilecek kişinin yakasında bayrağımız olacak, parti rozeti olmayacak. Siz partili cumhurbaşkanı olursanız vali devletin valisi, emniyet müdürü devletin emniyet müdür olmaz. Parlamento iradesiz olur. Devlet bir kişiye teslim edilmiş olur, akıbeti felaket olur. Bugün geldiğimiz nokta budur.

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.