1. YAZARLAR

  2. Mehmet ŞENER

  3. Meltepe'ye giderken...
Mehmet ŞENER

Mehmet ŞENER

Yazarın Tüm Yazıları >

Meltepe'ye giderken...

A+A-

Rivayetler muhtelif fakat üzerinde ittifak edilen bir tahmine göre, İstanbul’da 500 bin Erzurumlu yaşıyor. Yani bir yerde toplanmış olsalar, nüfusları Erzurum’dan 100 bin daha fazla olacak. Bir de Erzurum’la bi şekilde ünsiyet bağı olanlar var. Onları da hesaba katacak olursak neredeyse Erzurum’un toplam nüfusuna denk bir Erzurumlu çıkıyor karşımıza... Zannediyorum ki, başta Giresun ve Sivas olmak üzere bir kaç şehirden sonra, İstanbul’da en büyük nüfusa sahip şehir Erzurum... Peki bu oranda bir nüfusa sahip olan Erzurum, aynı çapta bir nüfuza da sahip mi? İşte zurnanın zırt dediği yer tam da burası... Bu soruya, keşke "evet" diyebilseydik. "Evet" diyemiyoruz ne yazık ki... Çünkü Erzurumlular, İstanbul’da kapladıkları hacme mütenasip bir "ağırlık"a sahip değil. Kabul edelim ki 17 Aralık’tan sonra, ülke genelinde özelde de devlet ve siyaset kademelerinde, Erzurumluların yıldızı parladı hatta Erzurumlu olmak "imtiyazlı" bir hal de aldı. ...Ve fakat bu bile, İstanbul’da yaşayan hemşehrilerimizin genel görüntüdeki nüfuz grafiğini yükseltmeye yetmedi. Halbuki hemşehrilerimiz sadece İstanbul’da değil, bulundukları her yerde ferdi planda örnek kişilikleriyle fark yaratmayı başarmış insanlardır. Bunu söylerken ne şehir şovenizmi yapıyorum, ne de mikro milliyetçilik... Halep ordaysa (gerçi artık ortada neredeyse o güzelim Halep de kalmadı ya) arşın burada... Peki o halde sorun nerede? Neden Erzurumlular temayüz etmiş kişiliklerine ve nüfus çoğunluklarına rağmen, bulundukları şehirlerde nüfuz alanı açamıyorlar? Sosyolog değilim. Fakat bu, öyle çıplak bir gerçek ki, sorunun ne olduğunu görebilmek için uzman filan olmayı gerektirmiyor. Sorun şudur: Erzurumlular bir ve beraber olmayı beceremiyor. Düşünün ki bu iddiamızın aksi geçerli olsaydı İstanbul’da sayısı artık yüzlerle ifade edilen federasyon, vakıf, dernek, oluşum ve grup’lar olur muydu hiç? Nasıl ki Erzurum’da yaşayan her iki Erzurumlu birbirine küs ya da yan gözle bakıyorsa, kuşkunuz olmasın ki marazi hal; İstanbul’da, İzmir’de, Ankara’da, Bursa’da hasılı Erzurumluların yaşadığı her yerde aynı. Vaziyet şu: Herkes kendini "baş", ötekini "ayak" gördüğünden, bu onlarca kuruluş gerçek anlamda bir çatı altında toplanamıyor. Hal böyle olunca siyasette de, bürokraside de, ticarette de kapladığımız alana göre etkisiz kalıyoruz. Bu son aylardaki çıkışımız tamamen konjöktürün doğurduğu bir sonuçtur. Yani belli bir plan ve çalışmanın eseri değil. Şöyle açabiliriz: Efkan Ala’nın İçişleri, İdris Güllüce’nin Şehircilik Bakanlığı’na, Selami Altınok’un da İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne gelmelerinde, Erzurumlu federasyonların, vakıfların veya derneklerin bir fonksiyonu oldu mu? Yahut bu oluşumların başlarında bulunan kişiler bu uğurda hiç lobi faaliyetinde bulunup, siyaset üzerinde baskı kurdu mu? Yok tabi ki... Kimse kimseyi kandırmasın. Biliyoruz ki eğer Ankara bu görevlendirmeleri yaparken Erzurumluların görüşünü almaya kalksaydı, koru halinde "istemeyüüüz" diye bağırırdık. Nitekim geçmişte Erzurum’dan Ankara’ya otobüs dolusu DYP’li gitti ve Tansu Çiller’in evinin balkonunun altında avazı çıktığınca bağırdı: "İsmail Köse’nin bakan olmasını istemiyoruz" Bu örnekleri daha da çoğaltabiliriz... Evet... Canımızı yakıyor ama neylersiniz ki böyleyiz işte. Halbu ki fert fert her Erzurumlu... Cephede en önde, memuriyette zirvede, politikada aranılan kişi... Ne vatan sevgimizi sorgulamak kimsenin haddine, ne de bu ülke için sunduğumuz artı değeri kimse yok sayabilir. Ama... Evet; ama ne yazık ki biz Erzurumlular, Erzurum’da olduğu gibi Erzurum dışında da tek yürek ve tek vücut olmayı başaramıyoruz. Bu yüzden de başkaları hep üzerimize basarak yükselirken, kendimizi kandırmayı sürdürüyoruz: "Makus talihimiz!" Geç mübarek, geç sen onu... Ne makus talihi Allah aşkınıza? Baksanıza... Bu arızalı yapımızın mizahı bile üretilmiş. Fıkra uzun da, sonunu anlatalım: Hakim, idamlık iki Erzurumluya son arzularını sormuş. Biri, "Hakim bey" demiş. "Benim anam burada onu görmek istiyorum." Öteki hemşehrimizin son arzusu ise, "arkadaşım anasını görmesin" olmuş. Dün Maltepe Erzurumlular Vakfı’nın ’Erzurum gecesi’ne bakınca, acaba kaç Erzurumlu son arzusunda "beni oraya götürmeyin" demiştir diye düşündüm. Hoş Allah’ın emri değil ya illa da birbirimizi yiyip durmak zorunda değiliz. Baksanıza CHP bile daha düne kadar "ebedi tehlike ve düşman" gördüğü cemaatle bugün nasıl da kol kola... Erzurumlular niye olmasın ki?

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.