AK Parti'nin yeni il başkanı Mehmet Emin Öz, kendi muvazenesinden partisinin kırmızı çizgisini iki kelimeyle böyle özetledi! Kulakları çınlasın bizim Fatih Akmehmetoğlu şöyle derdi: "Ağabeyi, ne vakit bazı tipler Baltahane'ye gelip de daha oturur oturmaz, 'filanca hırsız, falanca soyguncu' dediyse, sonradan öğrendim ki, asıl hırsızlık yapanlar onlarmış!" Fatih, dostluğu kadar aklına ve zekâsına da hürmet ettiğim bir insandır. Az konuşur, ama hakikaten öz konuşur... Daha kısa bir müddet önce, çok genç yaşta vefat eden kardeşi mühendis Ahmet de zeki bir insandı. Naif, müşfik, mutedil ve munis biriydi... Bir başka kardeşi olan Avni'yi zaten anlatmaya gerek yok! Tanıyanlar çok iyi bilir: O, tam anlamıyla nevi şahsına münhasır biri... Öyle ki, İstanbul gibi bir yerde ciddi bir hayran kitlesi mevcuttur... Aslında konumuz, Akmehmetoğlu kardeşler değil. Fatih'in o veciz sözlerini hatırlayınca, bu yazıya girizgah ettik o kadar... Dün Pusula Gazetesi'nde Vedat Refayeli imzalı manşet haberde, il başkanlığına atanmasının üzerinden 24 saat bile geçmeyen Mehmet Emin Öz'ün demeciyle karşılaştık! Vedat, yeni başkanı konuşturmuş ve O'nun açıklamaları üzerine haber yapmıştı. AK Parti'nin yeni başkanına soruyor: "Ne yapacaksınız, nasıl bir yol izleyeceksiniz?" Bu şehirde yıllarca "Kültür Daire Başkanı" olarak belediyede görev yapan, çiçeği burnundaki yeni il başkanı cevaplıyor: "Kadın ve para en hassas noktam! Bu ikisine zaafı olan kişilerle bir arada olmam mümkün değil" Haydi buyurun buradan yakın! Ne demek, bu şimdi? Daha il başkanlığına atanalı bir gün bile olmayan bir kültür adamı(!) ilk demecinde seks ve para konusunu ele alıyor! Demek istiyor ki, "...bu partide böyle onlarca insan var, ben onlarla yollarımı ayıracağım ve onları bir daha bu partiden içeriye sokmayacağım!" Diyelim ki ben yanılıyorum... Haydi siz söyleyin o zaman, bu cümleyi nasıl anlıyorsunuz? Ben diyeceğim ki, "dervişin fikri neyse zikri de odur" ağır olacak... Suizan yerine hüsnü zanda bulunmak istiyorum... Tamam da, adamın ettiği söz, öyle yenilir yutulur cinsten bir şey değil ki... "...bu partide böyle onlarca insan var, ben onlarla yollarımı ayıracağım ve onları bir daha bu partiden içeriye sokmayacağım!" Demek istiyor ki, "...benden önce görevinden alınan ya da resmi açıklamada olduğu gibi görevinden istifa eden il başkanının dönemi, bir hayli karanlıktı, bir hayli şaibeliydi ve bir hayli de alengirliydi!" Son noktayı da şöyle koyuyor: "Benim dönemim öyle olmayacak!" Neyse ki, ülke gündeminin bu denli sıcak olduğu şu günlerde, kimse dönüp de Erzurum'da "geçici süreyle atanan bir görevli"nin şöhret sarhoşluğuyla yaptığı bu açıklamayı ciddiye almaz ... Kim hangi hesabın peşinde, kimler bu şehrin insanını niye "maraba" olarak görüyor bilmiyorum. Bilmek de istemiyorum ayrıca, çünkü midem bulanıyor! Fakat şu kadarını belirtmeden de geçemeyeceğim: Merhum Necip Fazıl, bir muarızına çok kızdığında "...sen çukur bile değilsin, çünkü çukur bile bir seviyedir" demiş. Ben de şu manzaraya bakarak diyorum ki: Eyyamcılık, hacıyatmazlık, goygoyculuk, soytarılık, maskaralık, şebeklik, hafif meşreplik ve ucuz adamlık bile duyduklarım ve gördüklerim karşısında masum kalıyor! AK Parti kılı kırk yararak, bu "kültür adamı"nı il başkanı yaptı! Günlerce inceledi, araştırdı, soruşturdu! Sonunda atadığı o "kültür adamı" son noktayı koydu: Kadın ve para! Aslında hiç de haksız değil hani... Adam fantezi yapıyor kendince! Allahaşkınıza söyler misiniz? AK Parti'ye oy veren hangi seçmen, il başkanının kim olduğuna, belediye başkanının adına yahut da milletvekilinin şeceresine bakarak oy verdi bugüne kadar? Mehmet Emin Öz de, bunu bildiği için, "memur" sıfatıyla yapamadığı açıklamalarını "politikacı" kimliğiyle yapıyor bugün! Mehmet Emin Öz, keşke "memur" kalsaydı! En azından memurken en fazla Kanuni'yi Erzurum'un banisi yapıyordu! İl başkanı olunca ilk işi, kadınları aşağılamak oldu! Son bir soru. Elinizi vicdanınıza koyarak cevaplayın. Şu dünyada hayatında para ve kadın olmayan kimse var mı? Acaba Mehmet Emin Öz, her parayı "haram", her kadını da "metres" olarak mı görüyor?