1. HABERLER

  2. KÜLTÜR/SANAT//MAĞAZİN

  3. Kaya: Bu ülkeyi bölen şerefsizdir
Kaya: Bu ülkeyi bölen şerefsizdir

Kaya: Bu ülkeyi bölen şerefsizdir

Ümit Kıvanç’ın Ahmet Kaya’yı anlatan Uçurtmam Tellere Takıldı belgeseli sadece internet ortamında izlenebilen bir çalışma.

A+A-

Erzurum Güncel- Belgesel, ünlü sanatçının, yurtdışında yaşadığı yalnızlığı ve ülkesine olan bağlılığını göz önüne seriyor... Rasih YILMAZ- Sineyorum Ahmet Kaya ile ilgili bir belgeselden çok geç haberimin olması benim suçum mu, yoksa belgeselin kısıtlı imkanlarla izleyicisine ulaşma talihsizliğini yaşaması suçumu örter mi, açıkçası bilmiyorum. Ama belgeseli izledikten sonra yazmamak belgesele konu olana da belgeseli çekene de haksızlıktı, bunu kesinlikle biliyorum. Ümit Kıvanç imzalı Uçurtmam Tellere Takıldı isimli belgeselden bahsediyorum. Ümit Kıvanç, Ahmet Kaya biyografisinden ziyade bir fikirsel serüven öyküsüne soyunmuştu belgeselde. Ahmet Kaya o kadar güzel anlatıyor ki her şeyi, bir Türkiye yakın tarihi izliyorsunuz onun hikayesinde. Darbe öncesi kabuğunu hem sosyal hem ekonomik kırmaya çalışan bir halk, siyasal kamplaşmalarla sokaklarda kaybedilmeye çalışılan bir gençlik ve sonrası tank sesleri. Ardından ise tüm bu kaotik yaşamsal paradokstan sıyrılmak için çabucak toparlanan ve her türlü jakoben baskıya karşı sesini yükseltmekten çekinmeyen yığınlar. HERKES İÇİN DEMOKRASİ Ahmet Kaya nın belgeselindeki en belirgin fotoğraf Türk-Kürt, Alevi-Sünni, sağcı-solcu fark etmeksizin belirgin bir postal zulmüne karşı tek ses olarak varlık göstermesi. Zaten Ahmet Kaya konserlerindeki geniş tabanlılık da bunun en büyük ispatı gibiydi. "40 yaşıma kadar Türk, 40'ımdan sonra Kürt olduğumu fark ettim" diyen Ahmet Kaya sosyal, ekonomik ve kültürel hakların dışında hiçbir talebinin olmadığını her demecinde, her sahneye çıktığında ısrarla belirtiyor belgeselde. Öyle ki belgeselin en can alıcı cümlelerinden biri de kendi sesinden, "Biz ülkeyi bölmek için değil birleştirmek için varız. Bu ülkeyi bölen şerefsizdfî haykırışıydı. "Bütün askerlerimize bütün polislerimize dağda ölenlere çok üzülüyorum. Ölen insandır. İdeolojisini siyasi duruşunu bir kenara bırakın... Bizim ülkemizin çocukları kanın zerresini görme meli" derken ise Kayanın samimiyet testinden ileride geçeceğinden kimse habersizdi belki de. Yurtdışına çıkma sebebini getiren unsurların ardından PKK yandaşı MED TV'de bile benzer cümleleri söyleyerek de birçoğunun aksine turnusol kağıdı onun için doğru olanı gösteriyordu. Belgeselden ortaya çıkan Ahmet Kaya portresi şuydu; "Zulüm kimin tepesindeyse karşısındayız. Türbanlara .zulmedene zulmeden olacağız" diyecek kadar objektif bir sanatçı. Hatta devrimci I arkadaşlarını eleştirme ce-f saretini sergileyip, "Demokrasi yalnızca solcular için değildir" söylemiyle de fikrinde hür bir adam olduğunun ısrarla altını çiziyordu. MUTSUZ BiR AHMET KAYA Ötekileştirilmenin tüm yalnızlığını Ahmet Kaya'nın yurtdışındaki yaşamı ve arayışlarıyla belgeselde tek tek önümüze dökülüyordu. Kamuoyunca PKK yandaşı organizasyonlarda ve konserlerde boy göstermesi yadırgansa da, Kaya'nın bilinen düşüncelerinin aksine bir grubun kucağına itenlere ait günahı, hangi adalet terazisi tartacaktı. Mutsuz bir Ahmet Kaya vardı, memleketinden uzakta ve tüm medyatik infaza ve karalamalara rağmen, "Ben hiç örgütlü olmadım. Biz ülkeyi bölmek için değil birleştirmek için vardık" diyen. MED TV'nin kendisine sorduğu "Türkiye'ye dönmek istiyor musunuz" sorusuna, "Orası benim toprağım memleketimden besleniyorum ben" cevabıyla yüreğindeki masum özlemi ifade edecek cümlelerin peşinden gitmekten de inadına vazgeçmiyordu Kaya ve ekliyordu: "Bu ülkeyi sevmeyen namussuzdur. Biz bu ülkeyi böldürmeyeceğiz, şerefim üzerine yemin ederim. Kimse endişe duymasın, şerefimiz üzerine yemin ettik, bu ülkeyi böldürtmeyeceğiz. Türkiye Türkiye'nin halklannındır." Ümit Kıvanç'ın Uçurtmam Tellere Takıldı isimli belgeselini DVD'de bulmanız mümkün değil, yalnızca www.ahmetkaya.com internet adresinden izleyebilirsiniz. Bence geç kalmış değilsiniz. Bugün gelinen noktanın dün nasıl bir süreç sonucu ortaya çıktığını tüm yanlarıyla halâ görme şansınız var. Peki toprağının , kendisini var ettiğine inanan Ahmet ı Kaya'nın bir ecnebi mezarlıkta yatıyor ' olmasının -en azından- vicdanı hesabını kim verecek? KİM DAHA SAMİMİ? Ahmet Kaya, belgeselde kendisine yapılan provokasyonu şu sözlerle özetliyordu: "Türk halkmı bana değil, Türk halkını Kürtlere düşman etmeye çalışıyorlar." Bu sözlerin ardından 11 Şubat 1999'daki Magazin Gazetecileri Derneği'nin törenindeki çıkış yansıyordu ekrana: Kaya son projesinde Kürtçe bir şarkı okuyacağını belirtiyordu ve sonrasında havada çatallar, bıçaklar uçuşuyor, onlarca sanatçı 28 Şubat'ın simgelerinden 10. Yıl Marşı'nı okumak için sahneye çıkıyordu. Ertesi gün ise vatan hainliğinden dem vuran manşetler bu toprağın ozanlarından birini ötekileşiıriyordu. Dönemin Hürriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök'ün kurduğu, "O gecede her şey güzeldi. Bunların içinde bir tek çirkin adam vardı. O da Ahmet Kaya idi..." cümleleri hâlâ kulaklarda. Hakeza Özkök'ün yıllar sonra büyük bir prodüksiyon esliğinde Ahmet Kaya'nın mezarına gidip helalleşme çabası ve bunu gazetesinde haber yaptırması da ne kadar samimiydi, buna siz karar verin. Bugün Gazetesi

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.