1. HABERLER

  2. Örgütün hedeflerini dayatamazlar
Örgütün hedeflerini dayatamazlar

Örgütün hedeflerini dayatamazlar

Ankara Milletvekili, AK Parti Genel Başkan Danışmanı Doç. Dr. Yalçın Akdoğan, Star gazetesinden Fadime ÖZKAN'a konuştu

A+A-

Erzurum Güncel- Doç. Akdoğan: Terör, çözüm süreçlerini sabote ediyor, demokratik gelişimi yavaşlatıyor. Bugüne dek hayata geçen reformlar onlara rağmendir. BDP, örgütün yedeğinde, onun amacı için siyasetten vazgeçmelidir. BDP yemin boykotunu sona erdirdi, Meclis’e döndü. PKK’nın sebepsiz şiddeti, sivillere yönelik çok ölümlü, kanlı eylemleri ise sürüyor. Yeni dönemde Kürt meselesi ve PKK meselesi ne olacak, mahiyet değiştirip derinleşecek mi yoksa nihayete mi erecek? Sürecin imkânları ve sıkıntıları neler? BDP’nin “sorunu” ne? Ne yapması gerekiyor, ne yapıyor? PKK aslında neyi hedefliyor? Hükümetin tavrı hangi aşamada, neden değişti? KCK nasıl bir yapı, BDP ile ilişkisi ve seçilmişler üzerindeki etkisi ne? KCK operasyonları, BDP’nin de dediği gibi hükümetin siyasi rakibini “biçme” operasyonları mıdır yoksa halkı PKK baskısından korumanın, demokratik açılıma yer açmanın bir gereği mi? 12 Haziran seçimlerinde AK Parti’den Ankara Milletvekili seçilen siyaset bilimci Doç. Dr. Yalçın Akdoğan ile konuştuk. Akdoğan, hem Erdoğan’ın en yakınındaki isimlerden biri hem de demokratik açılımın mimarlarından. Partinin “doktrin hocalığı”nın ve sekiz yıl yürüttüğü Başbakan Başmüşavirliğinin ardından şimdi de Genel Başkan Danışmanlığını yapıyor. Akdoğan’ın “AK Parti ve Muhafazakar Demokrasi” dahil yayınlanmış çok sayıda kitabı bulunuyor. BDP boykottan vazgeçti, Meclis’e döndü. Değerlendirmeniz ne? Biz her zaman BDP’nin demokratik sistem içinde tutulması gerektiğini, süreçlerde önemli roller üstlenebileceğini vurguladık. Maalesef BDP kendisinden beklenen misyonu üstlenemedi. Meclis’e dönme kararı, aslında bir yanlıştan dönmedir. Ancak şunu da vurgulamak durumundayım: BDP ve geçmişten bu yana aynı çizginin temsilcisi olan siyasi hareketlerin bir takım yapısal sorunları var. PKK ile yakınlığı mı kast ediyorsunuz? Onun dışında, üslup, yöntem, siyaset tarzı olarak... BDP çizgisindeki partilerin aşamadıkları sorunlarda devletin bakış açısı ve kapatma davalarının da etkisinden söz edilebilir belki, ama bunun kendilerinden kaynaklanan boyutları da var. Kapatılmaları sadece devletle ve hukuk sistemiyle ilgili değildi. Kendi yanlışlarının da etkisi büyüktü. Siyaset oyununu, demokrasiyi kabullenen, onun içinde amacına ulaşmaya çalışan bir hareketten ziyade, sanki demokratik siyasetle bu işin olamayacağını göstermeye çalıştılar. Müstakil bir siyasi varlık olarak kendi projeleri ve ürettikleri siyasetle var olmak yerine başka bir bütünün parçası olarak PKK’nın amaçlarına hizmet eder tali bir rolde kendilerini konumlandırdılar. Toplumu geren söylemler, sert üslup, etnik milliyetçi temelde örgütlenme, partiyi marjinalleştirdi. Nitekim yıllardır aynı yüzdeyi geçemiyorlar. PKK’NIN YEDEĞİNDE BİR PARTİ Silahlı mücadeleyi bir mecburiyet olarak göstermek,“meşrulaştırmak” için mi yapıyorlar bunu? PKK’nın siyasi hedeflerini gerçekleştirmek, örgüte mevzi kazandırmak, alan açmak için. Devlet kötü ve düşman olarak karşıya konumlandırılmış durumda. Terör örgütleri karşısındakini ‘düşman’ olarak konumlandırır, onu yok ederek kendisini var etmeye çalışır. Oysa demokratik siyasetle amacına ulaşmak isteyenler karşısındakini siyasi rakip veya hukuki süreçler içinde değiştirilmesi gereken bir yapı olarak konumlandırır. Böyle olunca düşmana karşı sürekli pozisyon üretmeye ve kendi kitlenizi de devletin karşısındaki o pozisyona çekmeye çalışıyorsunuz. Terör mü, siyaset mi sorusuna başta cevap vermek, birbirine zıt bu iki yöntemden birini seçmek gerekiyor. Terörün yedeğinde siyaset yapmak veya terör örgütünün belirlediği siyasi proje için gayret göstermek, önünüze duvarlar örüyor ve sizi tıkıyor. BDP’NİN NE İSTEDİĞİ DEĞİL NASIL İSTEDİĞİ SORUN BDP’nin siyaseten talep ettikleriyle ilgili bir sorununuz var mı? Hayır. Biz diyoruz ki, BDP de, diğer siyasi partiler de bizim kabullenmeyeceğimiz, tasvip etmeyeceğimiz siyasi projelere sahip olabilirler, farklı düşünceleri dile getirebilirler. Burada sorun yok. Ama bunu hangi yolla yapmaya çalışacaksınız, hangi yöntemi kullanacaksınız. Demokraside bu nasıl olur? Toplumun desteğini alır iktidara gelir, toplumun genel kabulüne uygun şekilde projenizi hayata geçirirsiniz. İktidarda olmanız bile her istediğinizi yapacağınız anlamına gelmez, çünkü toplumun genel kabulü ve sizin projenizin makuliyeti ile gerçekleşebilir olup olmadığı da önemlidir. Ama bunların hepsi, toplumun rızasından geçer. Yani sorun bir ütopyaya sahip olunmasında değil, bu ütopyanın topluma dayatılmasında ve silahlı mücadelenin baskısıyla netice alınmaya çalışılmasında… Benim kanaatim, demokrasi içinde gerçekleştirilemeyecek amaç ve hedeflere sahip olduklarından terör yönteminin devre dışı bırakılmasını kabullenmiyorlar. Bu yüzden de toplumu

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.