
Atatürk hangi takımı istedi: İşte tribünden izlediği maç
Bir asır önce, tribünlerde bir lider; sahada ise inanç vardı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün tribündeki gözleri...
Gazete Güncel- Yıl 1925’ti.
Cumhuriyet henüz iki yaşındaydı.
Bursa o gün bahar gibi bir Ekim sabahına uyanmıştı.
Binlerce insan Öğretmen Okulu’nun yanındaki tozlu sahanın etrafında birikmiş, tek bir şeyi merak ediyordu:
Gazi Paşa bugün tribüne gelir mi?”
Geldi.
Üstelik bir futbol maçına.
O günü yaşayanların hatıralarında Atatürk’ün gelişi, bir devlet başkanının protokol yürüyüşü değil, şehrine kavuşan bir halk kahramanının selamı gibidir.
Kalabalığın içinden geçerken yüzlerde bir sevinç, bir gurur.
Sanki o topraklarda dolaşan sadece bir lider değil; savaşın içinden çıkmış bir milletin yeni nefesiydi.
Sahada ise özel bir karşılaşma vardı:
Fenerbahçe Karması ile Bursa–Muhafızgücü karması.
ATATÜRK HANGİ TAKIMI TUTUYORDU?
Bugün sosyal medyanın kavgacı algoritmalarında biri “Atatürk hangi takımı tutuyordu?” diye kısır tartışmalar açar ya; işte o gün Bursa’da bunun hiçbir önemi yoktu.
Çünkü Atatürk tribüne bir kulübün taraftarı olarak değil, sporun birleştirici gücüne inanan bir devlet adamı olarak oturdu.
ÖZELLİKLE İSTEDİ
Ama yine de bir gerçek var:
Fenerbahçe’ye özel bir sempatisi olduğu bilinir.
Bu yüzden 1925 gezisinde Fenerbahçe’nin oynamasını özellikle istemişti.

Maç 4 - 1 bitti. Goller Zeki Rıza Sporel ve arkadaşlarından geldi.
Ama sahadaki sonuç değildi hafızalara kazınan.
Asıl önemli olan, Atatürk’ün maçtan sonra oyunculara söylediği şu cümleydi:
Spor yalnız beden eğitimi değil, aynı zamanda karakter terbiyesidir.”
Düşünün: Henüz harf devrimi yapılmamış, ekonomi kıt, yollar toprak, ülke yoksul.
Ama Atatürk futbolcuların karşısına geçip “karakter terbiyesi” vurgusu yapıyor.
Yani sporun sadece kazananı olan bir oyun olmadığını, bir toplumu eğiten bir okul olduğunu söylüyor.
BİZ HALA ANLAMADIK
Bugün spor denen şey, ekran başında küfre dönmüş bir alışkanlık, sosyal medyada linç paketlerine saklanmış bir öfke, bazen bir gösteri endüstrisinin parçası...
Ve biz hâlâ, o 1925’in tozlu Bursa sahasındaki cümlenin anlamını ıskalıyoruz.
Sözde spor yöneticileri, hakem tartışmalarını milli meseleye dönüştüren politikacılar, tribünlere kin pompalayan profesyoneller…
Hepsi için Atatürk’ün o günkü küçük cümlesi, hâlâ en büyük ders:
Karakteri olmayanın sporu da olmaz.
ATAÜRK'ÜN TRİBÜNDEKİ VARLIĞI...
O gün Atatürk’ün tribünde oluşu, Fenerbahçe’nin güçlü oyunu, Bursa gençliğinin coşkusu...
Bunların hepsi bir sahneydi. Sahnenin asıl mesajı ise bugüne yazılmıştı:
Spor, bir milletin aynasıdır. Ayna kirlenirse, sahadaki futbol değil, toplum kaybeder.
Bursa’daki o maç unutuldu belki. Ama tribünde duran bir adamın bakışı unutulmadı.
Çünkü o bakış, bugün hâlâ yöneticilere, spor medyasına, kulüp profesyonellerine sessiz bir soru soruyor:
Peki sizin karakteriniz nerede?





HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.