1. YAZARLAR

  2. Mehmet ŞENER

  3. Gazeteciler susturulursa maşeri vicdan ölür…
Mehmet ŞENER

Mehmet ŞENER

Yazarın Tüm Yazıları >

Gazeteciler susturulursa maşeri vicdan ölür…

A+A-

Hayatta olmadığı için yazdıklarıma itiraz edemez ya da kendini savunamaz.

Bu sebeple ismini vermiyorum.

Doksanlı yılların başıydı.

Valilik, kamu kurumlarının kömür ihtiyacı için çok hacimli ihale yapardı.

Bugünün parasıyla mümkün ki üç-beş milyarlık ihalelerdi…

Dolasıyla rakam herkesin iştahını kabartıyor, kimilerini de yoldan çıkarıyordu.

Neyse…

Hikaye çok uzun sonu da hayli trajik…

Ben burada konumuzla ilgili kısmını aktarayım.

Kömür ihalesiyle ilgili yaptığım haberler yüzünden vali beyin canı hayli sıkılıyordu.

Beni bir kaşık suda boğmak istiyordu.

Palandöken’in o günkü manşeti kamuoyunda acayip ses getirmişti. Değil Erzurum, Ankara bile bu haberle çalkalanıyordu.

Vali bey küplere binmiş.

Emniyet müdürünü makamına çağırıp şu talimatı veriyor:

“Bu Mehmet Şener’i derhal gözaltına alın, ama resmi işlem yapmayın. Öyle bir dövsün ki çocuklar, en az altı ay hastaneden çıkamasın.”

Emniyet Müdürü aklı başında biriydi.

“Sayın valim” diyor. “Böyle bir emir olur mu? Burası dağ başı mı? Mehmet Şener, size haksızlık ediyor ve yalan haber yazıyorsa, hemen yargı yoluna başvurun, mahkemeye gidin. Ben Emniyet Müdürüyüm, mafya babası değilim.”

O vali, ağır ceza mahkemesinde çok ciddi suçlamalarla yargılanırken sekteyi kalpten vefat etti.

Ben ise, gazeteciliğe devam ediyorum.

Iğdır’ın İHA muhabiri Sebahattin Yum, Gaziler Günü için yapılan törenle ilgili bir haber yaptı:

“Valiye şemsiye var, gazilere yok!”

Ortada haber videosu var.

Tören esnasında yağmur yağıyor.

Korumalar hemen şemsiyeleri açarak vali beyi ve yanındakileri ıslanmaktan kurtarıyor.

Ve fakat aynı esnada gaziler, başka şemsiye olmadığı için yağmurun altında ıslanıyor.

Sebahattin de, gerçek bir gazetecinin yapması gerekeni yapıyor ve o başlığı atıyor.

Haber sağlam; video var ortada…

İHA da, anında bu haberi abonelerine servis ediyor.

Sonrası malum:

Sebahattin önce polis ardından da jandarma tarafından gözaltına alınıyor!

Niye?

Vali bey müşteki olmuş!

Seksenli yılların sonundaki manzara…

Iğdır valisine, Iğdır emniyet müdürüne ve Iğdır jandarma komutanına soruyorum:

Yağmur mu yalan, şemsiye mi yalan, yoksa ıslanan gaziler mi yalan?

Daha dün Başkan Erdoğan, göreve yeni başlayacak olan kaymakamlara hitap ederken dedi ki, “… Halkın yanında ve içinde olun, halka tepeden bakmayın.”

Gaziler Günü’nde, gazilerimize azami nezaket gösterilmesi gerekirken, yağmur altında ıslanmaya terkedilmeleri, sizce de kınanacak bir durum değil mi?

Iğdırlı meslektaşım şöyle bir haber mi yapmalıydı:

“Evet… Yağmur yağıyordu. Evet… Vali beyin korumaları şemsiye açtı. Ama o yağmurda, gaziler ve davetliler asla yağmur altında ıslanmadı!”

Üniversite çamlığında cürmü meşhut olan bir vali vardı, vakti zamanında…

Koruma polislerine, ayakkabılarının bağcıklarını bağlatırdı!

Şimdi o valinin adı da esamesi de okunmuyor.

Ama öyle valiler de geldi geçti ki…

Aradan şunca yıl geçmesine rağmen hep şükranla hayırla anılıyorlar.

Ezcümle:

Yalan habere…

Haber adı altında hakarete…

Haber diye iftiraya…

Şiddetle karşıyız. Kim ki böyle yaparsa, hukuk önünde hesap vermelidir.

Lakin valiler de, emniyet müdürleri de jandarma komutanları da devletin kendilerine tanıdığı yetkileri keyfi kullanmamalı…

En önemlisi de, kendilerini layüsel görmemeli…

Gün gelir ki hiçbir şemsiye, sizi ıslanmaktan koruyamaz.

Zahir, Iğdır’da birileri öyle öfkeli ki…

Yaptığı haberden ötürü gözaltına aldırdıkları gazetecinin, haberini yapan gazeteciyi de gözaltına aldırıyorlar!

Iğdır, Ankara’ya uzak…

O eskidendi.

Şimdi on saniyede Iğdır Ankara’ya bağlanıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.