
Kehribar işçileri
Gazeteci Orhan Bozkurt, Erzurum Post'ta yazdı...
Bir taşın yüreğini elleriyle oyan adamlardır onlar.
Tozu ciğerlerine dolar, öksürürler, kimse duymaz.
“Kehribar” der geçer, koluna takar, parmaklarınla çevirir, gümüşle süslersin…
Ama o taşın ardındaki elleri hiç görmezsin.
Onlar sabahın ayazında çıkar yola; kışın kar, buz; yazın kavurucu toz…
Akşam olunca elleri taş kokar, tırnak dipleri sarıya döner, öksürükleri geceyi deler.
Hayalleri ustaların ellerinde şekil alır, rüyaları bile sabırla dizilir.
Anlatmaya çalıştığım, gariban Oltu taşı madencileridir.
Ellerinde hep nasır, bakışlarında uzaklık vardır.
Umutları taştan dağları oyacak kadar derindir.
Hesapları ise tüccarların insafına kalmış bir teneke…
Tevfik Fikret’in Balıkçılar şiirinde anlattığı gibi:
"Bugün açız yine evlatlarım, diyordu peder,
Bugün açız yine; lâkin yarın, ümit ederim,
Sular biraz daha sakinleşir... Ne çare, kader!
...
Biraz da sen çalış oğlum, biraz da sen çabala;
Ninen baban, iki miskin, biz artık ölmeliyiz...
Çocuk düşündü şikâyetli bir nazarla:Ya biz,
Ya ben nasıl yaşarım siz ölürseniz?”
... "
Bizim kehribar işçileri de o balıkçılar gibidir. Her taşları, bin umudu taşır; her tespih tanesi, bir duanın sabrını…
Bazen o taş, umuttan da, duadan da ağır gelir.
Tıpkı dün Tutlu’da olduğu gibi…
Tayfun, Ömer ve Temel… Üçü de sabah erkenden “Akşam gelirim.” diyerek çıktılar evden ama denizin dönmesi gibi ocağın beli göçtü...
Tutlu'nun sessizliğine üç can daha düştü.
Elinize 33 tane o minik taşı geçirmek için kim bilir kaçınız, kaç bin lira ödemiştir…
***
Bir elin parmaklarını geçmeyen o adamlar; Oltu’nun, Olur’un birkaç köyünde, hiçbir güvenceleri olmadan, her sabah sünger avcıları gibi “vurgun” yiyeceklerini bile bile, inci titizliğiyle binbir umutla o mezarlara dalarak taşın kalbini sökercesine çalışırlar...
***
Sabırla işlediği Oltu taşı tespih taneleri için; “Taşın duası.” derdi Mahmut Çelebi, yıllar önce yaptığım bir röportajda.
Ve hâlâ taşın içinden dua çıkarıyor, altı ay boyunca sabırla damarlarını dinleyerek…
“Bir Esmâ-i Hüsnâ harfi bazen bir gün sürüyor, bazen bir nefes…”
Bu taş, Anadolu’nun sabrını taşır. Ama çoğu zaman da ustasını toprağa koyar.
Tıpkı kendisi de o yöreden olan ve o emekçileri yakından bilen eski İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın, yanında Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, Vali Mustafa Çiftçi ve Milletvekili Mehmet Emin Öz ile birlikte hastane önünde dediği gibi:
" Oltu taşı çıkartırken köyde 3 vatandaşımız göçük altında kalıyor ve maalesef vefat etmişler ama göçük altında kimse yok. Vatandaşlar çıkartıldılar şimdi otopsileri yapılıyor. Allah rahmet eylesin. Bütün Oltu'muzun, memleketimizin başı sağolsun. İlgili birimlerimiz, başsavcılığımız ve başhekimliğimiz de gerekli çalışmaları yapıyorlar. Üzgünüz, mekanları cennet olsun."
Başın sağ olsun Oltu.
Başımız sağ olsun Erzurum.
Başın sağ olsun Türkiye.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.