Üç güzel kadın…
Türk Halk Müziği Sanatçısı Vahit Alkır, elli yıl sonra öğretmeniyle kucaklaştı…
Üç güzel kadın…
Elli yıl, başka bir ifadeyle yarım asır…
İki insan buluşuyor, kucaklaşıyor.
Biri çok genç bir öğretmendi, diğeri de ilkokul öğrencisiydi.
Yer: Erzurum…
Okul: Yoncalık’taki Vali Hafızpaşa İlkokulu…
Çiğdem Bilgili Güzel, bu okula atanmış genç bir “Çalıkuşu”…
Vahit Alkır ise, aynı okulda bir öğrenci…
Vahit’in babası, çok meşhur bir sanatçı, ülkenin tanıdığı bir isim…
Ama Vahit bunun farkında bile değil. Kaldı ki olsa bile babası Raci Alkır, oğlunun imtiyazlı olmasına asla rıza göstermeyecek bir karakter…
Bendenizin de birinci sınıfı okuduğum Vali Hafızpaşa İlkokulu, öğretmen Çiğdem Bilgili Güzel ile Vahit Alkır’ı buluşturdu, birbirlerini sevmelerine sahne oldu.
Aradan tam elli yıl geçti.
Vahit Alkır ne o öğretmenini unuttu ne de iz sürmeyi…
Sonunda araştırmaları, çabaları sonuç verdi.
Vahit Alkır bir baktı ki, ilkokul öğretmeni Çiğdem Hanım hayatta ve İzmir Seferihisar’da yaşıyor.
Daha o dakikadan sonra Vahit durur mu hiç?
Durmadı da zaten…
Ablası Nesrin Alkır’ı ve öğretmen olan eşi Sebile hanımı alarak yola koyuldu, arabasını İzmir’e sürdü.
Seferihisara gitti, Çiğdem öğretmenin oturduğu apartmanı buldu.
Kapı zilini çaldı, yaşlı bir hanımefendi kapıyı açtı.
“Buyurun beyefendi” dedi yaşlı hanım…
Kapıda üç kişi gülen gözleriyle o yaşlı hanıma bakıyordu. O hanım da o elegant kadınlara ve yakışıklı adama…
“Öğretmenim” dedi. Yaşlı hanımın eline sarıldı Vahit… Öptü öptü, sarıldı bir daha sarıldı.
Bin maşallah ileri yaşına rağmen pırıl pırıl bir hafıza…
Çiğdem öğretmen haykırdı:
“Vahit sen misin?”
Evet… O Vahit’ti ve Çiğdem öğretmenin tam elli yıl önceki öğrencisiydi.
Zaman durmuştu, hafıza bugüne dönmüştü.
Kapının önündeydiler. Kimsenin aklına eve girmek gelmiyordu.
Ağladılar, koklaştılar, öptüler birbirlerini…
Birader, akşam yediğimiz yemeği unutuyoruz.
Çiğdem Hanım, elli yıl önceki öğrencisi Vahit’i tanıdı.
(O zaman Vahit değil, merhum babası şöhret sahibiydi.)
Nesrin ve Sebile hanımlar, orada öylece dona kaldılar.
İlkbahar, Seferihisar’ı yeşile bürümüştü. Kuş cıvıltıları sokağı türkü korusuna çevirmişti.
Elli yıl sonraki bu buluşmaya rüzgar bile kayıtsız kalmadı.
Vahit Alkır, bu memleket için çok ama çok değerli bir isimdir.
Bakmayın siz onun mensubu olduğu kurumda vefasızlığa, görmezden gelinmeye, itilmişliğe itilmesine…
O, elli yıl önce nasıl büyük bir sanatçı olacağını öğretmeni Çiğdem Hanıma kanıtlamıştı.
Nesrin Hanım, o kapı önünde kucaklaşmaya bakarak“… bu adam benim kardeşim” dedi, gurur duydu.
Sebile öğretmen yani Vahit’in karısı, o da aynı manzara karşısında şunları söyledi:
“İyi ki bu adamla evlenmişim.”
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.