Efkan Ala ve Selami Altınok meselesini bir de bend
Çanakale'de, harbin en şiddetli bir dönemiydi. Düşman elinde avucunda ne varsa bütün cehennemi silahlarını Osmanlı askerinin üzerine boşaltıyordu. Merhum Akif'in, " O ne müthiş tipidir: savrulur enkaz-ı beşer" dediği bir haldi. Yine Akif'in tasvirinde olduğu gibi "Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak, Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak İşte öyle bir halde yüzbaşı Hamdi Bey, artık kuvvet-i maneviyesini yitirmek olan askerine seslenir: "Dayanın yiğitlerim dayanın. Erzurum Taburu hal geldi ha gelecek" Rivayet olunurki Hamdi Bey'in komutasındaki o bölük o gün "Erzurum Taburu"nun beklentisiyle düşmana karşı müthiş bir direnç göstirdi ve sayıca daha az olmasına karşı düşmana karşı üstünlük sağladı. Sonra ortaya çıkıyor ki esasında o gün o cepheye Erzurum Taburu hiç bir zaman gitmeyecekti. Ama Erzurum'un adı ve maneviyatı öylesine kuvvetliydi ki, Çanakkale'de en çaresiz bölük için bile bir umudun, direncin ve cesaretin adıydı. "Erzurum Taburu geliyor" deyince, asker yeniden şaha kalkmıştı ve o son kurşunu arkasında dağlar gibi güçlü dimdik olan Erzurum Taburuna güvenerek sıkmıştı. Erzurum, dün de bu toprak için bir teminatın, bir senedin ve bir ahdin adıydı, bugün de... O gün nasıl ki yüzbaşı Hamdi Bey, kuvvet-i maneviyası çökmüş askerini "Erzurum Taburu" beklentisi ile yükseltiyse bugün de Türkiye Cumhuriyeti bu toprakların çocuklarına emanet ve onların hesapsız kitapsız görev aşklarına teslim... Önce Efkan Ala'yı yemek istediler. (Kabul edelim ki kısmen de başardılar. Düşünün ki Efkan Ala gibi bu ülkenin geleceği adına canını ortaya koymuş bir babayiğit, hiç düşünülmeden Mehmet Müezzinoğlu'na feda edildi! Eğer bir gün tarihçiler bu iki ismi analiz ederse hiç kuşkunuz olmasın ki biri için, maslahat savma adamı diyecektir, öteki için de elini taşın altına koyup ülkesi için ölümü göze alan bir babayiğit... İyi de bu, Ak Parti için ne ifade ediyor? Hiç bir şey... AK Parti, Recep Akdağ'dan devraldığı sağlık reformunu bir iki yılda rezil rusfa eden Müezzinoğlu, bütün geleceğini bu ülke için feda eden Ala'ya tercih edildi. Şu adalete bakar mısınız? Müezzinoğlu liste bir, Ala liste iki... (Tayyip Bey, adınız çıktı k i'AK Parti listesini o düzenledi' diye... Şayet bu iddia doğruysa söyler misiniz muhterem Cumhurbaşkanım, Efkan Ala'yı niye Müzezzinoğlu karşısında madara ettiniz? Sizin için Efkan Ala'nın değeri bu muydu?) Paralel yapıya karyı savaşta birileri suyun öte yakasında gününü gün öderken Anadolu çocuğu Erzurumlu Efkan Ala kellesini koltuğuna alıp savaştı. Şimdi birilerinin dediği gibi, "Efkan Ala bir piyon mu?" Ala'ya da aşk olsun. Niye böyle bir zilleti kabul etti anlamadım...Değer miydi hiç? Şair, Erzurum için diyor ki, "... Memleketten alacaklı şehir" Efkan Bey, tamam... Kimseden tahsilat yapma derdinde değiliz; ama sen de bu şehrin izzeti adına Ak Parti'ye sormalıydın: Niye ben liste iki de, bu ülke için kılını dahi oynatmayan Müezzinoğlu liste bir?" Sağlığın hali ortada: Rezil, perişan ve müptezel... Devlet hastaneleri parmağı kesilen hastayı üniversite hastanesine sevkediyor! Recep Akdağ'ın açtığı çığır, bir kaç yıl içinde tıkandı, kapatıldı ve Türkiye yeniden eski kepaze günlerine döndü. Bunu Davutoğlu görmüyor, bilmek de istemiyor! Neyse... konuyu her zaman olduğu gibi yine çok uzattık. Oysa biz bugün, Selami Altınok'u yazacaktık. CHP, Selami Altınok'un kellesini istiyor, tıpkı Yeni Çeri'nin sadrazam kellesi istemesi gibi... Davutoğlu ne kadar heriftir ne kadar değildir bilemem ama bildiğim şudur ki, CHP'nin bugün kellesini istediği o Selami Altınok'u cellatlara teslim ederse esasında kendi sonunu teslim etmiş olur. Selami Altınok; saf, masum ve yiğit bir Anadolu çocuğu... O, ne üç kağıt bilir, ne ayak oyunu ne de siyasetin çirkin yüzünü... Birileri O'na dedi ki, "Vatanın senin hizmetine ihtiyacı var haydi gel." O da koştu gitti. Hiç bir şeyhin, hocanın, camianın ve de hizbin adamı değildir. Çok sade haliyle yiğit bir Erzurum çocuğudur. Çanakkale'de, "Erzurum Taburu"nu bekleyen yiğitler misali, Selami Altınok da kendisine yüklenen misyonu yerine getirmeye çalışıyor. O hırsız, korkak, işbirlikçi ve düzenbaz biri değildir. O, ülkesi için canından vazgeçecek derecede yiğit bir serdengeçtidir. Şimdi... Davutoğlu, CHP'den ya da şu kıytırık Doğan medyasından "aferin" almak için Selami Altınok'u da tıpkı Ala gibi yiyeceksen artık orada dur. Hasan Hasan da o kadar uzun değil... En azından biz Erzurumlulara karşı dürüst ol... Burada Erzurum Kongresi'nden Nene Hatun'dan dem vurup durdun. Bilmiyorum Sayın Başbakan, birileri sana söyledi mi söylemedi mi, inan ki Erzurum yiğitlerin harman olduğu bir şehirdir. İçinde ihanet olmayan her türlü fedakarlığa varız. Ama kalleşlikte biz yokuz... Efkan Ala, bu ülke için canını, ailesini ve çocuklarını hiçe saydığı için ödüllendirdiniz! Yani bu ülke içinde hiç bir kıymet-i harbiyesi olmayan Mehmet Müzezzinoğlu'na karşı O'nu sattınız. Ahmet Bey sorun; şimdi sıra Selami Altınok'ta mı? Sayın Başbaşakan; unutmayın ki bir gün birileri yeniden "Erzurum Taburu nerede" diye sorduğunda, bizleri yanınızda bulamazsınız... Biz bu vatan için ölmeye azmettik, ama biz bu vatan için vatanı yok sayanlara da oyuncak olmayız... İnanmıyorsanız açın, Erzurum tarihine bi bakın... Göreceksiniz ki, hangi parti veya inanç gurubu Efkan Ala ve Selami Altınok gibi adamları satmışsa, aynı zamanda kendi sonlarını hazırlamışlar. Tarih boşuna ha bire tekerrür edip durmuyor...
YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.