Fukaralığın dibe vurduğu bu şehirde…

Hiçbir ilkesi yok, ama makam aracı var!

Bilen biliyor da ben bilmeyenler için söylüyorum:

Erzurum, esasında büyükşehir belediyesi statüsüne uymuyor. Nüfusu itibariyle normalde Erzurum büyükşehir değil…

Neyse ki vaktiyle çıkarılan bir yasada aralarında Erzurum’un da bulunduğu, Samsun ve Diyarbakır belediyeleri büyükşehir ilan edilmiş.

Diyarbakır ve Samsun nüfusu, iktisadi potansiyeli ve siyasi nüfuzu açısından bu özelliğini koruyor.

Sizi temin ederim ki bu devlet ve özellikle de AK Parti hükümetleri çok büyük…

İsteselerdi Erzurum çoktan büyükşehir unvanını kaybederdi.

Tayyip Bey, buna izin vermedi.

Sevgili dostlar…

Bir şehir düşünün ki…

İflas eden iş insanı sayısı, faaliyette olanlardan daha fazla…

Ateşe koşan kelebekler gibi konkordatoya başvuranları sayamıyoruz artık.

Baksanıza en sonunda ETSO Saim Özakalın da sesini yükseltmiş, geç kalmakla birlikte itirazda bulunmuş.

Bir şehir düşünün ki, devletten yalnızca dünyanın en modern futbol stadyumu talep ediyor!

Lakin aynı o şehir, o stadyuma girecek bilet parasına sahip değil.

Plastikten eti, mukavvadan ekmeği var ama olsun…

Değil mi ki alttan ısıtmalı stadyumu, çatısı olan top sahası var!

Kimsenin ne kalbini kırmak istiyorum ne de yarınlarına dair umutsuzluk havası yaymak…

Pek muhterem hemşerilerim, aziz Erzurumlular…

Gerçek bir nüfus sayımı yapılsa bugün ancak belde olacak Erzurum’da bir ilçe belediye başkanı, kendisine altı buçuk milyonluk makam aracı aldı.

İlçeyi çöp götürüyor, belediye hizmeti ise hak getire…

Başka partiden seçilmesine rağmen selameti AK Parti’de bulduğu için jet hızıyla geçiş yaptı.

Hal böyle olunca istediği harcamayı yapmaya kendini memur kıldı ve lükste sınır tanımadı!

Hadi o Allah’tan korkmuyor da, (bunu niye soruyorum anlamış değilim) sayın milletvekilleri, sizin de mi dumanız taştan?

Sesimizi duymanız ve ömrünüzde bir defa olsun bize kulak kesilmeniz için inşaatın tepesine mi çıkmalıyız?

Niye bu şehre kulak vermiyorsunuz?

Böyle diyorum, ama sonra hatırlıyorum:

Sayın vekil, siz basının karşısında, hakkında türlü iddialar olan bir yönetici için, “biz onun sonuna kadar arkasındayız” dediniz.

Yarın bunu inkar edemezsiniz, çünkü kayıtlara geçti.

Sayın milletvekili…

Başkaları benzer suçlarla itham edildiğinde onları niye apar topar tutukluyorsunuz o halde?

AK Partili kadın yetkili cevap verdi:

“Gurur duyuyoruz.”

O hanımefendi, Meclis’te sınavsız mülakatsız işe alımlardan gurur duyunca, takdir edersiniz ki Erzurum’da sakinlerinin çöpünü dahi toplayamayan bir belediye başkanı da kendine ultra jeep satın alır!

CHP’li değilse bir sorun yok!

Etmeyin…

Bu yarına kalacak bir hesap değil.

O adam size siz de o adama ağza alınmayacak hakaretler savurdunuz.

Ne oldu ki günün sonunda şartlar sizi kardeş kıldı?

Arabayı mı sizden aldı, siz mi arabaya koşuldunuz?

Siz şayet “Ben AK Partiliyim” diyen herkesi böyle kutsayıp sarılıp sarmalayacaksanız…

Bugüne kadar hiçbir tefeci AK Parti’ye küfretmedi…

Adamın ne Tayyip Beye ne de AK Parti’ye zerre kadar hürmeti yok.

Sadece şartlar icabı kızılcık şerbeti içtim diyor.

Şimdi o adam yoksul halkın parasıyla jeep lüksü yaşıyor.

Ey Mehmet Emin Öz, ey Selami Altunok diyeceğim, vazgeçtim.

Selami Bey…

Sen zaten birilerinin arkasındasın…

O birileri de kim bilmiyorum.

Hani şarkıda diyordu ya, “Onun arabası var”

Besbelli ki o sözler değiştirilecek:

Onun jeepi var, o AK Partili mi AK Partili…