1. YAZARLAR

  2. Mehmet ŞENER

  3. Kuyruk acısı...
Mehmet ŞENER

Mehmet ŞENER

Yazarın Tüm Yazıları >

Kuyruk acısı...

A+A-

Merhum Uğur Mumcu, bu türden zıpçıktılar için "bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlar" derdi. Öyle iri laflar ederler, öyle 9 sütuna manşet atarlar ki, sanırsınız, mübareklerin her biri "allame" ya da asırlardır yolu gözlenen "hüccet"tir. Bilmedikleri, bildiklerinden fersah fersah çoktur... Buna rağmen ola ki kendilerine bir mikrofon uzatılsa, anında başlarlar ötmeye... Ne söylediklerinin yahut da neyi ne kadar bildiklerinin hiç bir önemi yoktur. Değil ki mi onlar "allame"dir, o halde, sayıklamış olsalar bile onda bir hikmet aramak lazım! Gazeteniz Palandöken'de dün Ömer Nazmi Yavuz, işte o "allame"lerden birini yazmıştı; hani şu "fesli" olanını... Adamın akıl hastası olduğu tevil götürmez bir gerçek. Buna rağmen bazı televizyon kanalları, o "deli"yi, "tarih uleması" diye ekrana çıkarıp, cumhuriyete ve cumhuriyetin tüm değerlerine sövdürüyor. Ömer Nazmi, çok güzel bir ironi ile bu "deli"nin zırvalarını özetlemişti... Adam diyor ki, "Keşke Yunan İzmir'den çıkmasaydı!" Aklı, irfanı ve vicdanı ortadan kaldırırsanız, hatta bununla da yetinmeyip insanlığı bi tamam tatile yollarsanız eğer, geriye tam da Ömer Nazmi'nin dediği gibi, "Rus da Erzurum'dan çıkmasaydı"kalır. Haydi o "Fesli meczup"un sayıklamalarına artık alıştık da, peki şu yeni yetme televizyoncuların ekranda devirdikleri çamlara ne demeli. Kadın sunucu, Sebahattin Ali'nin "Kürk Mantolu Madonna" adlı romanını hem okuduğunu söylüyor, hem de o kitaptan öylesine uzak bir dünyada yaşadığını gösteriyor ki, şaşırıp kalmamak imkansız... Televizyonlar bu türden insanlardan geçilmiyor artık... Hangi kanalı açarsanız açın, zıpçıktının birini, üstelik hiç mi hiç bilmediği bir meselede ahkam keserken görebilirsiniz! Misal... Sebahattin Ali'nin "Kürk Mantolu Madonna" adlı romanını, şarkıcı Madonna'yla ilgili zannedip, "... ben okudum, Madonna'nın hayatını anlatıyor" diyen o kadın sunucu, bu yolda asla yalnız değil! O kadın sunucudan o kadar çok var ki bu ülkede, en iddialı televizyonlar bile bu cehaletten nasipleniyorlar! "Fesli meczup" bir seferinde de, "...ne Kurtuluş savaşı oldu, ne de Erzurum ve Sivas Kongreleri" demişti. Haydi diyelim ki gerçek tarihçiler ve ilim adamları bu meczubu ciddiye almadıklarından sayıklamalarına da haklı olarak cevap vermiyorlar. Pek ala... Madem böyle adama sormazlar mı sözde "sağcı" olan bu televizyonlar, bu meczubu hangi amaç için kullanıyorlar? Haydi diyelim ki, kadın sunucunun konuştuğu o program, dandikten bir magazin geyiği idi; dolayısıyla çok da ciddiye alınır bir yanı yoktu. Ama "Fesli meczup"un konuşturulduğu program, güya iddialı bir "tarih analizi" programı! Yerseniz eğer... Kadın sunucu, bilmişlik taslayayım derken, zır bir cahil olduğunu ele verdi. "Fesli meczup" ise, bile bile yalan söylüyor, kendi tarihine ve milletine iftira atıyor. Ne diyelim... Keşke "Fesli meczup"un hayali gerçek olsaydı ve Yunan da O'nun anasıyla birlikte İzmir'de kalsaydı! En azından bugün adına filan demek yerine, Dimitri derdik ve söylediklerini de bir Yunan'ın hayali diye dinlerdik! İşi bozan; ne kafasındaki fes, ne göğsündeki at nalları, ne de konuştuğu lisan... İşi bozan; adamın adı... Çünkü, bizi bugüne kadar hep bu "bizden olan" isimlerle aldattılar. Dimitri olsaydı, Atatürk'e sövüyor olmasını çok daha iyi anlardık. Bilirdik ki adamlarda "denize süpürülme" acısı var. Meraktan ötürü soruyoruz: Adı bizden, ama ruhu satılmış olan bu "Fesli meczup"un, kuyruk acısı nerden geliyor?

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.