1. HABERLER

  2. ERZURUM

  3. Bakın Akdağ neler anlattı!
Bakın Akdağ neler anlattı!

Bakın Akdağ neler anlattı!

İcraatlarıyla adından söz ettiren, 4. dönemde de Sağlık Bakanlığı koltuğuna oturan Recep Akdağ, Erzurum’daki çocukluk günlerini anlattı: “Ramazanda kadayıf kuyruğunda çok bekledim.”

A+A-

Erzurum Güncel- Yeni kabinede tekrar Sağlık Bakanlığı’na getirilen ve bu göreve 4. kez atanan tek Sağlık Bakanı, Prof. Dr. Recep Akdağ. Refik Saydam ve Behçet Us’tan sonra şimdilik rekor onun elinde. AK Parti’nin yüzde 50 oy almasında, sağlık alanındaki devrim gibi çalışmalarının şüphesiz büyük payı var. Öyle ki memleketi Erzurum, AK Parti’nin en fazla oy aldığı illerin başında. O da haklı olarak bunun gururunu taşıyor; Erzurum’a yapılan hizmetlerden bahsediyor. Yaptıkları hastanenin dünya standartlarında olduğuna dikkat çekiyor. Sohbet Erzurum etrafında dönüp dolaşınca istiyoruz ki Akdağ’la Erzurum’daki ramazan günlerini konuşalım. Türkiye’nin sağlığından sorumlu bir numaralı isminden, ramazan ayında nasıl besleniyor, nelere dikkat ediyor, nelerden uzak duruyor öğrenelim. Bu sohbet vesilesiyle Bakan Akdağ’ı Erzurum’daki çocukluğuna götürdük. Tok tutsun diye keşkek yediği, kadayıf kuyruğunda beklediği günlere şahit olduk. -Erzurum’daki çocukluğunuzdan başlayacak olursak, nasıl geçiyordu sizin evde ramazan? Ramazan tamamen hissedilen bir şeydir Anadolu’da. Aç kalmak gibi düşünmeyin, her şeyiyle hissedilir. İlk gecelerinde biz keşkek yapardık; yarma buğdaydan yapardı annem, tok tutsun diye. Erzurum’un kendine has yemekleri vardır. Bazı aileler vardır ki Erzurum’da her iftarda aynı şeyi yerler. Çorba, limonlu kıyma ve kadayıf dolması, olmazsa olmazdır. -Siz kaç yaşında tanıştınız oruçla? 6–7 yaşlarımdaydım sanırım. O yaşlarda çocuk oruç tutar mı orası tartışılır; ama kültür oydu. Bizim evde herkes sahura kalkar, herkes oruç tutardı. Yani bu çok tabii bir şeydi. ‘Ben çok küçüğüm, tutmayayım’ ya da ‘Sen küçüksün tutma’ gibi bir şey söz konusu değildi. -Ramazana dair en canlı anınız ne? Erzurum’da biz her zaman teravihe giderdik. Ortak iftarlar, fakirlere yapılan destekler… Bir de tabii kuyrukları hatırlıyorum. Fırıncı bir aileden geliyorum. Pide kuyruğunda beklemişliğim var; ama Erzurum’a özgü kadayıf kuyruğunda beklediğim günleri unutmuyorum. Onu sıcak sıcak alırdık, ondan kadayıf dolması yapardık. Bir de Erzurum’un bir dünya yerel kaynağı vardır. İçme suyu kuyruğunda da beklerdik. Bunlar tabii hâlâ oralarda devam ediyor. -Şimdi nasıl? Evde iftar yapma imkânı oluyor mu? Ankara’da durum Erzurum’daki gibi değil tabii. Bir apartmanın 13. katında oturuyoruz. Komşuluk ilişkileri var; ama mahalle sıcaklığı yok tabii. Ama sonuçta ramazan yine burada da bütün sıcaklığıyla yaşanıyor. Ben aslında ne olup bittiğinin farkında değilim. Sabah çıkıp akşam geliyorum. Evde bazen iftar yapma imkânım oluyor. Hep beraber sahura kalkıyoruz. En küçüğümüz hariç. Remziye 5 yaşında. O da Anadolu’da tekne orucu denilen orucu birkaç gün tuttu. -Türkiye’nin sağlığından sorumlu bir numaralı ismi olarak siz neye dikkat ediyorsunuz, nasıl besleniyorsunuz? Ben öyle kendine çok dikkat eden biri değilim. Yapmak gereken temel şey şu: Bir öğünde her şeyi kaçırmamak, aşırı yememek lazım. Özellikle uzun bir açlıktan sonra çok yememek lazım. Her şeyden yiyorum; ama porsiyonları küçülttüm. Hiçbir şeyi kısmadım. Aşırı yağlı hamur işlerine pek yönelmiyorum. Baklava dâhil yiyorum ama yarım dilim. Babam süt imalatçısıydı, o yüzden ağız tadımız iyi peynire aşinadır. Kaliteli beyaz peynir yemek isterim, yağlısı hem de. Ama ne kadar derseniz, bir kibrit kutusu kadar. Soframdan yoğurt ve salatayı eksik etmem. -Yaklaşık 10 kilo verdiğiniz söyleniyor. Sadece diyet mi, spor da yapıyor musunuz? Ömer Dinçer ve Beşir Atalay’dan oluşan bir egzersiz grubunuz vardı, devam ediyor mu? Ekibin programlarına epeydir gidemiyorum. Seçim çalışmaları girdi araya. 84 kilodan 76’ya düştüm. Diyet yapıyorum; ama spor yaptığım söylenemez. Aslında düzenli egzersiz yapmalıyız. Evde egzersiz yapma alışkanlığımız olmalı. Artık televizyonlarda da birçok kişi bu işi ciddiye alarak programlar yapıyor. Her gün 20–30 dakika egzersiz yapsak yeterli bence. -Kabinede var mı diyet önereceğiniz isimler? Kimseyi müzevirlemeyeyim; ama bakanlar kurulunda kimse şişman değil. Ancak şişmanlık sınırında olanlar var. İçimizde en fit, Başbakan. -Afrika’da yaşanan insanlık dramıyla ilgili bakanlığınız ne gibi çalışmalar yapıyor? Bu ramazan doğrusu Somali’yi hatırladıkça lokmalar boğazımıza diziliyor. Orada milyonlarca Müslüman açlıkla, susuzlukla, yoklukla mücadele ediyor. Ben şuna inanan bir kimseyim; eğer onlara yardım edersek daha huzurlu oluruz, kazancımızın bereketi artar. Onun için elimizden geleni yapmalıyız. Sağlık Bakanlığı olarak şimdi büyük bir kampanya başlatıyoruz. Sağlık çalışanları olarak para toplayacağız. Özel hastanelerden, ilaç firmalarından... Zaten sağlıkçılar olarak biz her zaman yardıma koştuk. Gönüllü arkadaşlarımız oralarda çalıştılar. Ama ayrıca böyle bir maddi yardımı da oraya ulaştıracağız. Onun hazırlığı içindeyiz. -Yardımların ötesinde bir başka dram Somali’deki çocuk ölümleri. Siz de bir çocuk hekimisiniz. Türk hekimlerinin orada bu hususta yapacağı şeyler neler? Bir kere hekimlerin yapabileceği şeyler oldukça sınırlı. Çünkü güvenlik sorunu var. Güvenli bir ortam oluştururlarsa biz buna hazırız. Başbakanımıza da arz ettim. Biz arzu edildiği kadar ekibi oraya göndermeye hazırız. Yeteri kadar gönüllü sağlıkçımız, ekipmanımız, mobil hastane olabilen özel çadırlarımız var. Bize haydi denildiğinde oraya 6 mobil hastane kurabilecek durumdayız. Güvenlik ve yerleşme şartlarının düzelmesiyle ilgili TİKA başkanımız oraya bunları incelemek üzere gitti. Çocukları ölüme götüren şey besin eksikliği, susuzluk ve hijyen problemi. Bunları tamamlayamadığınız ölçüde sadece hastalananlara yardım edersiniz. Çocukların aşılanması, temiz su temini gibi birçok şeyi yapmamız lazım. Orada kızamık salgını da var. Dünya Sağlık Örgütü geçen günlerde bir rapor yayımladı. Türkiye’nin bu tip afet durumlarında sağlık hizmetlerini yerine getirmede örnek ülke konumuna geldiğini belirtti. Orada güvenlik sağlanırsa biz buna hazırız. -Bakanlığınızın geçen dönem yaptığı en önemli çalışmalardan biri de sigara yasağıydı. Yeni dönemde yeni bir uygulama söz konusu olacak mı? Sigara konusunda mevcut kazanımları devam ettireceğiz. Ancak sigara paketleriyle ilgili yeni uygulamalar var. Sigarayı çağrıştırabilecek markalara yönelik düzenlemeler geliyor. Diyelim ki A markası, sigaranın ismi. Yasak olduğu için sigara reklamı yapamıyor; ama benzer bir isimle başka bir ürün çıkarıyor. Bununla ilgili düzenleme de Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu’nun yeni yönetmeliğinde olacak. Bunlar yerine geldiğinde Türkiye, dünyada dumansız hayat konusunda lider konuma gelecek. Şu anda ilk dördün içindeyiz. Sigara içme oranı yüzde 31’lerden yüzde 27’lere geriledi. 2015 sonuna kadar bu oranı yüzde 24’lerin altına düşüreceğiz. İstanbul Üniversitesi’nin araştırmasına göre sigaranın kötüleştirdiği hastalıklardan acillere başvurularda yüzde 20 azalma var. Bu konuda en büyük destekçimiz, Başbakan. Özel bir gayreti var sigarayla ilgili. NURSEL DİLEK MANAVBAŞI Aksiyon

Bakın Akdağ neler anlattı!

Bakın Akdağ neler anlattı!

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.