1. YAZARLAR

  2. Mehmet ŞENER

  3. Senaryo aynı, aktörler farklı!
Mehmet ŞENER

Mehmet ŞENER

Yazarın Tüm Yazıları >

Senaryo aynı, aktörler farklı!

A+A-

Sakın tuzağa düşmeyin, mümkün ki birileri çıkıp size din adına, "altı yaşındaki bir kız evlenebilir" diyebilir, mümkün ki başka bir sapık da, yine size din adına "kadına şiddet, kadına 

verilen bir değerdir" diyebilir. 

Sakın ha sakın... Siz siz olun bu "emir erleri"ne itibar etmeyin.

 

Bizi bölüp parçalamak isteyen iç ve dış düşmana karşı amansız mücadele veren Türkiye, bugün Afrin'de yarın da başka bir coğrafyada aynı mücadeleyi verecek. Kimse unutmasın ki, 

bize bu toprakları çok gören her kim olursa olsun attığı her yanlış adımda, karşılığını Osmanlı tokadı olarak alacaktır.

 

Çünkü, biz bu coğrafyada, Osmanlı ile Cumhuriyet'i aynı teknede aynı hamura çevirmişiz. Öyle ya; özümüz bir, soyumuz aynı... Ne yazık ki... Bugün kendi içimizde kimi hasta ruhlu insanlar, İslam dini adına, "hoca" sıfatıyla öyle saçma sapan şeyler yapıyor ki, eğer ortada Kur'an olmasaydı, din diye bu sapıkların hezeyanları kol gezerdi.

Şubat Süreci'nin Müslim'i, Ali'si, Fadime'si, Hasan'ı, Şevki'isi vardı!

Görevleri en ince ayrıntısına kadar belirlenmiş, oynayacakları rollerin replikleri titizlikle ezberletilmişti!

Misal; biri çocuğu yaşındaki kadınla basılacaktı, diğeri üfürücülük üstünden saf halkın dini duygularını istismar ederek dolandırıcılık yapacaktı,, beriki de ya Atatürk'e hakaret edecek, yahut da cumhuriyetin değerlerine sövecekti!

Haklarını yemeyelim!

Kim hangi rolü üstlendiyse, rolünün gereğini bihakkın yaptı!

Görevleri önceden belirlenmişti:

Terör ortamı doğurmak, kaotik bir ortam yaratmak, şeriat geliyor algısı oluşturmak ve böylelikle müstakbel bir askeri darbeye zemin hazırlamak!

Nitekim tam da böyle oldu; yani o figüranlar ve başka saikler üzerinden, önce tanklar sokağa çıkarıldı, ardından da çağa uygun biçimde "pos modern" darbe yapıldı!

Erbakan gitti, talan yapıldı...

Sonradan anlaşıldı ki herifçioğullarının yegane amacı, Türkiye'yi daha kolay soymak, Türkiye'yi Amerika emperyalizmine büsbütün uşak etmek, milli olan ne varsa hepsinin temeline dinamit koymak...

İyi de...

Onu anladık ve de üzerinden yirmi yıldan fazla zaman geçti.

Tamam da peki şimdikine ne demeli?

Hani şu bugünün Müslim'lerinden bahsediyorum.

Hemen her gün neredeyse kanuni bir görevleriymiş gibi yeni herzeler yiyorlar, akla ziyan "fetva"lar veriyorlar!

Görünürde askeri bir darbenin ön hazırlığı yok. Hatta malum çevrelerde de göze batan bir hareketlilik yok...

O zaman yeni çağın bu sahte Mehdileri niye böyle koro halinde etrafa saçılıp abuk sabuk konuşmaya başladılar ki...

15 Temmuz darbe girişimini çok şükür millet-devlet işbirliği ile savuşturduk ve o günün satılık elemanları bugün layık oldukları cezayı çekiyorlar.

Türkiye, milleti ve ordusuyla Afrin'e kilitlenmiş ve oradan gelecek zaferi beklerken, niye bir takım yobazlar alelacele sahneye çıkıp milletin tepkisini çeken sözde fetvalar neşrediyor?

Takdir edersiniz ki bu, tesadüfi bir durum değil.

Şairin ifadesiyle bu "ham yobazlar" kendilerine biçilen rolü oynuyor, aldıkları görevi yerine getirmeye çalışıyorlar!

En doğru tavır, bu "ham yobazlar"ı görmezden gelmek, onların zırvalarına kulak vermemektir.

Lakin sosyal medya tam tersini yapıyor!

Adamların her sözünü öyle köpürtüyor, öyle zom yaparak sunuyor ki, sanırsınız bu ülkede bütün müftüler, imamlar, ilahiyatçılar aynı şeyleri söylüyor, aynı şekilde düşünüyor!

Oysa hiç de öyle değil...

O  "ham yobazlar" en çok bir elin parmağını geçmeyecek kadarlar, ama gelin görün ki çıkardıkları gürültü, sanki de binlere on binlere tekabül ediyorlarmış gibi...

Tabi ki mesele; ne dini hassasiyet, ne doğru fetva, ne de ahalinin selameti...

Zihnen sapık bu insanlar kendilerine verilen rolü oynuyorlar o kadar...

Tutturabilirlerse eğer, amaçları tıpkı 28 Şubat Süreci'nde olduğu gibi ülkeyi yeniden karanlığa gömmek, halkı korkutup darbe düzenine zemin hazırlamaktır.

Yani nafile bir çaba...

Çünkü millet artık uyandı; çok şükür ki bu millet, neyin ne olup ne olmadığını, kimsenin telkini olmaksızın idrak edecek şuura sahip...

Malum çevreler iki şeyi aynı anda deniyor:

1- Kimi dümbeleklerin televizyonlarında yaptıkları düzenbazlıkla dini sulandırıp, her türlü haramı meşru göstermek.

2- Görünürde "hoca" olan kimi adamlar eliyle İslam'ı, asan, kesen, 6 yaşındaki çocukları evlendiren, asansöre binmeyi yasaklayan, kadınların dövülmesini nimet olarak gören bir dinmiş gibi göstermek!

İstiyorlar ki toplumun bir bölümü o televizyon kanalındaki sapık herifin kucağına oturan çıplak kadınlara bakıp, "... eğer İslam bu ise, benim bu dini anlayıştan alacağım bir şey yok" desin.

Diğer kesim de, "...eğer İslam bu ise, bunun engizisyondan bir farkı yok, orada da asıyorlardı, kesiyorlardı ve kadına her türlü şiddeti reva görüyorlardı" deyip, din adına ne varsa her şeyden bucak bucak kaçsın...

28 Şubat Süreci'nde, bu türden algı operasyonları daha nobran biçimde yapılıyordu ve o günün siyasi iklimine uygun olarak "yesen de bu, yemesen de bu" deniliyordu.

Şimdi baktılar ki millet uyandı; millet artık tankların üstüne çıkıp, altına yatıp demokrasi dışı eylemlere fırsat vermiyor.

Ne yazık ki, ellerinde yeni bir senaryo da yok!

Bu sebeptendir ki eskiyi taklitle işe başladılar ve bu yüzdendir ki ezber bozacak bir şey yapamıyorlar.

Yoğun bakım anında dahi kafasını cinsellikle bozan din adamı kisveli o adamın dahi çaresizce çırpınıp durması da bu vasıldandır.

Tam bu noktada sorulabilir ki, "... iyi de bu adamların hepsi mi bir görevin icabını yerine getiriyor, yani bu anlayışta olan tarikat, cemaat yok mu?"

Olmaz mı beyim, olmaz mı...

Hem de ne kadar çok var, bilemezsin...

Misal; Erzurum'un  göbeğindeki bir camide vaaz eden bir hoca dedi ki, "... Kim ki kadın-erkek karışık düğün yapıyorsa bilsin ki zina ediyorlar. Yine bilsinler ki evlenen o çiftten doğacak çocuk da piçtir."

O hocayı, o tarihte (bir yıl önce) şehrin müftüsüne söylemişlerdi. Şehrin müftüsü önce "...böyle bir hoca olamaz" deyip küplere binmişti. Sonra o hocanın ipinin ucunda bir menzil olduğunu görünce de ağız değiştirerek  "...aslında çok da haksız sayılmaz" demeye getirmişti!

Çünkü müftü bir baktı ki o menzilin yolcuları arasında, bakanlar, vekiller, genel müdürler, daire başkanları, valiler, polis şefleri, hakim-savcılar var!

( Nasıl ki, bir vakitler Fetullah Gülen'in peşinden gitmek en azından o yolda olduğunu göstermek, birileri için en esaslı bir yolduysa, bu gün de  başka "hoca efendiler" için aynı şey geçerli!. Besbelli ki birileri illa da Allah'ın dinine, Kur'an'a ve o Kur'an'ıı tatbik eden Peygamber'e inanmamakta ısrar ediyor. )

Adam haliyle tırstı; zaten üfürükten biriydi ve de torpille müftü olmuştu!

Şayet 15 Temmuz'da FETÖ başarmış olsaydı, (Allah korusun) hiç unutmayın ki, o müftü de o hoca da aynı gün aynı saatte bu alçaklara biat edip, İslam'ı da FETÖ'nün çarpık anlayışına göre anlatırdı...

Misal; Erzurum'da öyle hacı yatmazlar çıktı ki, şeytan bile onların manevraları karşısında "pes" dedi.

Önce 15 Temmuz'daki darbe girişimine karşı zehir zemberek bir bildiri yayınladılar. Ardından da kırk dereden kırk su getirerek, devlete kılıç çeken o hainlerin mallarını üç paraya üstlerine geçirdiler!

Erzurum halkı ancak bu sayede öğrendi ki, adının önünde ya da ardında kırk olan her şey muteber değilmiş!

Ez cümle: Bugünün din cellatları, dünkülerin sadece birer kötü kopyaları ve taklitleridir.

28 Şubat Süreci'nde "laiklik elden gidiyor" diyerek, bu ülkenin ve bu milletin 200 milyar dolarını çaldılar, istiyorlar ki bu gün de aynı yolla misal, 500 milyar çalsınlar!

İyi de...

Merhum Demirel demişti ya, "Dünün güneşi ile bugünün çamaşırları kurutulmaz" diye...

Siz de artık akıllanın, dünün oyunlarıyla bugünü kurgulayamazsınız!

Çünkü:

Millet uyandı ve sizin kim olduğunuzu çok iyi biliyor...

Malum...

 

Müslüman aynı delikten iki kere üst üst ısırılmaz, eğer illa da "ben ısırılacağım" diyorsa, zaten ona da Müslüman denilmiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.